Sapık bir bakış açısı, ayrıştırıcı. Oysa o ve diğer Peygamberlarin hayatı bir tür ders niteliğinde sıradan insanlar için ama anlamak için doğru okumak ve doğru açıdan bakmak gerek. Yazmış olmak için yazmamak lazım. Bu öyle bir şey.
Yaratıcı irade açısından yaratma fiili bir 'ol' emri vermek kadar anlık bir iş ise de matematik-astronomik zamana bağlı insan idraki için, her yaratma fiili, birden çok aşamanın birbirini izlediği bir süreçtir.
Hayatınızdaki kötü şeyler için suçladığınız insanların listesini çıkarın. Onlara ne kadar sinirlenirseniz, o kadar iyi. İsimlerini yazın. Kendi masumiyetinize ne kadar inanırsanız, o kadar iyi. Onların yaptığı şeyi ve sizin nasıl kırıldığınızı yazın. Sonra kendinize, kapıyı nasıl açtığınızı sorun. Eğer aklınıza ilk gelen, bu egzersizin ne kadar saçma olduğu ise, bunu reddetmeye neden bu kadar istekli olduğunuzu sorun. Unutmayın, bu yaptığımızın amacı, suçlan her neyse o insanları bağışlamak değil. Onları bağışlama yetkiniz yok. Bağışlamak Tanrı’nın işidir, sizin değil. Sizin işiniz yalnızca bir soru sormak: 'Ben kapıyı nasıl açtım? "
İyi niyetim ve samimiyetim yanlış anlaşıldı. Saf sandılar ama ben sadece kalp kırmayı sevmiyordum. Kendilerini vazgeçilmez sandılar oysa ben insan kaybetmeyi sevmiyordum. Sonra ise bileklerini keserek intihar eden bir insan gibi tümüyle olan bağlarımı en derininden kestim ve insanlığın can çekişerek ölüşünü izledim.