Bilindiği gibi, Kur'an-ı Kerîm'in muhatabı olan insanlar, bilgi, görgü, kültür durumu ve anlayış yeteneği açılarından eşit durumda değillerdi. (Esasen bu her toplum için değişmez bir kuraldır). Şu halde, bu insanların Kur'ân-ı anlamaları aynı derecede olmayacaktır. Bu durumda da iyi anlayan, daha az anlayana bunu izah etme durumunda olacaktır. Diğer yandan Kur'an'da orta halli bir kimsenin ilk bakışta rahatlıkla anlayabileceği pek çok ayetler bulunmakla birlikte, ilk anda anlaşılamayan, tefekkürü ve belli bir bilgi düzeyini gerektiren âyetlerin bulunduğu da bir gerçektir. Şu halde Kur'an'ın belli noktalarda açıklanmaya ihtiyacı vardır. Bu açıklama işinde en yetkili kişi de vahyi bizzat alan Hz. Peygamber (s.a.s.)'dir. Hatta bizzat Kur'an'da, onu açıklama görevini Hz. Peygamber'e veren âyetler yer almaktadır. "İnsanlara, kendilerine indirileni açıklaman için sana da Kur'an'ı indirdik. Umulur ki düşünüp anlarlar." (Nahl;16/44)
Sayfa 73 - Mustafa Varlı, 4. Baskı, Ankara 1999Kitabı okudu
Bunların hepsini bir arada bulmak istersek, mânası üzerinde düşünerek okunan Kur'ân-ı Kerîm'den daha iyisini bulamayız. O kitab, bütün bu hal ve makamları içinde toplar. Âlemlere şifa, oradadır. Havf, reca, sabır, şükür, muhabbet, şevk ve diğer haller orada açıklanmıştır. Kötü sıfatlardan men etmek de oradadır. Kula yakışan onu okumak ve tefekkürü gerektiren âyetleri geldiği vakit, hattâ yüz kere de olsa onu tekrar etmektir. Tefekkür ve tedebbür ile okunan bir âyet, tefekkürsüz yapılan bir hatimden daha makbuldür. Bir gece de olsa bile bir âyet üzerinde düşünmelidir. Çünkü Kur'ân'ın her harfinin altında binlerce esrar saklıdır. Bunlara ancak, doğru amelden sonra sâfi kalp ile yapılan ince düşünce ile erilebilir. Resûl-i Ek rem (s.a.v.)'in haberlerini mütâlaa da böyledir. Zîra ona cevâmiu'l kelim denmiş ve bu imkân verilmiştir. Onun sözleri vecîzdir. Kısa olmakla beraber, mânaları geniştir. Onun her sözü hikmet deryâlarından bir deryâdır. Eğer gerçek bir âlim, gerçek şekilde onun sözleri üzerinde düşünebilme imkânına sahip olsa ömrü boyunca onun bir sözünden baş kaldıramazdı.
Sayfa 428Kitabı okudu
Reklam
Kaydedin lazım olur, uzun oldu biraz...
[ Mutluluğun başlıca sebepleri dört şeydir. Birincisi ilimdir. İlim, çeşidine göre sahibine ya dünya, ya da âhiret mutluluğunu kazandırır. Ancak ilim tahsili çalışmayı gerektirir. -> İlimler genel bir tasnifle, ilâhiyât ve tabiiyât olmak üzere iki kısımdır. + İlâhiyât ; Allah teâlâ'yı, melekleri, peygam berleri ve âhireti tanımaya vesile
Kur'an'ı Kerim'de zikir ve türevlerinin geçtiği ayetleri ele aldığımızda zikir kavramının pek çok farklı anlamlarda kullanıldığını fakat genel itibariyle hatırlama ve hatırlatma bağlamında olduğunu görmekteyiz. Bu kullanımlara göz atacak olursak karşımıza şöyle bir pencere çıkmaktadır: Tefekkürle birlikte hatıra getirmek, çokça hatırlamak ve hatırlatmak, Allah'ın insana verdiği nimetleri ve bu nimetlerin şükrünü eda etmek,4 Kur'an ayetlerinden ders almak, ayetleri tezekkür ve tefekkür etmek,5 peygamberler,6 tevhit,7 Allah'ın yardımına güvenmek, dua etmek, namaz kılmak, telbiyede bulunmak, tekbir getirmek,8 bütün hallerde Allah'ı saygıyla anmak, iman, ibadet, Allah'ın emir ve yasaklarına itaat etmek, Allah'ı rahmet ve mağfiretiyle hatırlamak,9 geçmiş peygamberlere gönderilen ilahi mesajlar, vahiy, Kur'an ve Tevrat...10 Bu manaların tümünü bünyesinde barındıran zikir kavramının, hiçte azımsanmayacak bir muhtevaya sahip olduğu görülmektedir(Bilgiz, 2006: 210-211). ******* 4. En'âm, 6/69; Bakara, 2/40A'râf, 7/201; İbrahim, 14/5; Kehf, 18/63; Ra'd, 13/19;Meryem, 19/16 | 5.Bakara, 2/269; Âl-i İmrân, 3/7, İsrâ, 17/41 * 6.Talak, 65/9-10 7 Enbiya, 21/36 8.Bakara, 2/198; A'râf, 7/205; Enfal, 8/45; Hüd, 11/30,Hud, 11/114; Nür, 24/36; Ankebüt, 29/45; Cum'a, 62/9; 9. Bakara, 2/151-153, 238-239; Âl-i İmrân, 3/191; Enfâl, 8/2; Yüsuf, 12/42; Tâhâ, 20/14 En'âm, 6/118; Ra'd, 13/28; İsrâ, 17/46; Tâhâ, 20/14, 33-34; Mü'minün, 23/110; Nür, 24/37; Sâffat, 37/3 Bakara, 2/63; A'râf, 7/130; Tevbe, 9/126 10.Âli İmrân, 3/58; A'râf, 7/63; Hicr, 15/6, 9; Nahl, 16/44; Kehf, 18/28; Enbiyâ, 21/24-25; Furkan, 25/2930; En'âm, 6/68
Sayfa 81 - Mahmut KökverKitabı okudu
Allah Resûlü, ilâhî mesajı o kadar özümsemişti ki geceler boyunca, gözyaşları içinde ibadet ederdi. Bazen ayakları şişinceye dek (41) kıyamda Kur"an okurdu. Okuduğu her bir âyetin kendisinde bıraktığı etki gâh onu hüzne gark etmekte, gâh sürûra boğmaktaydı. Dua âyetlerini okuduğunda dua eder, istiâze âyetleri geldiğinde Allah"a
Sayfa 497Kitabı okudu