Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
1850'lerde kapitalizmin esas düşmanı olan Sosyalizm'in Kuramı (Marksizm) ortaya çıktı ve 1920'lerde Sosyalizm ilk kez Çarlık Rusya'sında uygulamaya konulduğunda, kapitalistler hemen eski düşmanları olan feodal toplum ve yapılara el uzatıp, onlarla koalisyon yaptılar.
Kendisi bizzat terör suçlusu olan ABD lideri Bush, "terör" uyguladıkları yahut "kitle imha silahları" bulundurdukları yahut "diktatör" yönetime sahip oldukları gibi türlü bahanelerle, engel gibi gördüğü ve hedef seçmiş olduğu masum uluslara bütün gücüyle saldırdı.
Reklam
Küreselleşme denilen ve aslında Amerikan kapitalizminin dünyaya yayılması anlamına gelen olgu, 2000'lere kadar kör topal yuvarlanarak gelen ekonomik sistemi köklü biçimde değiştirdi. Bu değişiklikler genellikle kötü yönde oldu.
''Kapitalizm, piyasa ekonomisi artistik ismiyle ışıldıyor ; emperyalizme küreselleşme diyorlar; emperyalizmin kurbanlarına gelişmekte olan ülkeler diyorlar ki cücelere çocuk demek gibi bir şey bu; oportünizm pragmatizm oldu; ihanetin adı realizm; yoksullara yoksun, yoksun kalmış ya da kıt kanaat geçinen insanlar deniyor.''
Mevzubahis mülteciler,
Bağışıklık paradigmasıyla küreselleşme süreci uyum içerisinde değildir. Bağışıklık reaksiyonuna sebep olan başkalık, sınırların ortadan kalkması sürecine karşı koyardı. İmmünolojik olarak tertip edilmiş dünyanın kendine has bir topolojisi vardır. Bu dünya sınırlardan, eşiklerden ve geçitlerden, çitlerden, arklardan ve duvarlardan imal edilmiştir. Evrensel değiş-tokuş süreçlerini engellerler. Bugünlerde hayatın her alanını ele geçirmiş olan hafifmeşreplikle, immünolojik etkiye sahip başkalığın kaybolması birbirini gerektirir. Sırf güncel kültür teorisi söylemlerine değil, günümüzün hayat hissine de hükmeden melezleşme, bağışıklıkla taban tabana zıttır. İmünolojik aşırı-hissediş hiçbir melezleşmeyi içeri almaz.
Sayfa 11 - Sinirsel ŞiddetKitabı okuyor
İhracat ve Yatırımlara Bağlı Büyümenin Sınırları
Çin'in ihracatının 1979-2011 yılları arasındaki yıllık artış hızının ortalama yüzde 18 olduğunu söylemiştik. Aynı dönemde dünya ihracatı ise yılda ortalama yüzde 7 büyümüştü. Çin'in ihracatının dünya ihracatının iki katından fazla bir hızda büyümesi, dünya ihracatı içindeki payının sürekli artması anlamına gelir. Bunun da matematiksel bir sınırı olduğu açık: Çin, ihracatını en çok dünya ihracatının yüzde 100'üne ulaşıncaya kadar bu hızlarda artırabilir; daha sonra ihracatı ancak dünya ihracatının büyüme hızı kadar, yani dünyada ihracatın yakın geçmişteki hızlı büyümesi sürerse, yılda yüzde 7 dolayında artabilir. Ancak dünya ihracatının, 2008 krizinin etkileri geçse de sürekli dünya ekonomisinden hızlı büyümesi beklenemez. Dünya ihracatının geçtiğimiz on yıllardaki hızlı artışı, bu dönemdeki hızlı küreselleşme sürecinin bir sonucuydu; bu sürecin dengeye oturmasıyla dünya ihra- catının artış hızı da dünya ekonomisinin büyüme hızına, yüzde 2-3'ler düzeyine inecektir.
Reklam
-2002 de çıkan bir kitap- her şey daha da kötüye gidiyor sanki...
Son zamanlarda yaşanan olaylar, sahip-köle temeli üzerine kurulmak istenen küreselleşme girişimlerinin yeniden gözden geçirilmesi gerekliliğini açıkça göz önüne serdiği halde, dünya patronları ikiyüzlü stratejilerini daha da pekiştirme yönündeki tavırlarını inatla sürdürmeye kararlı görünüyorlar, Stalin'e atfedilen "Bir insanın ölümü trajedidir, sayı beş bin olunca istatistik" sözünü hatırlatırcasına. Belirli bir yönde hızını artırarak yol alan her şeyin eninde sonunda bir yerlere çarpıp dağılması kaçınılmaz oluyor, bütünün, belirlenmiş yönün dışındaki bölümüne körleşmiş olma sonucu. Dünyanın geleceği üzerine çıkarcı projeler geliştirmekte olan ego-ulusların bu düşlerini müdahalelerle gerçekleştirme girişimlerinin uzun vadede ters tepeceğine inanıyorum. *Eğer bugün huzursuz bir dünyada yaşıyorsak bunun, egemen konumda olan güçlerin evrenin doğasına aykırı bir yol seçmekle kalmayıp, dünyanın geri kalanını da beraberlerinde sürüklemeye çalışmalarından kaynaklandığını düşünüyorum.*
Türkiye gittikçe kendi KİT'lerini, varını yoğunu yabancılara satıyor, özelleştirme, küreselleşme masallarını yutmuş, kimsenin Avrupa'nın, Amerika'nın böyle yaptığı yok. En büyük çelik fabrikaları, uçak fabrikaları hemen hepsi devletin korumasındadır oralarda... Yakında yabancılar herkesin toprağını, evini, barkını da elinden alacak. Ondan sonra Filistin gibi olacağız.
1.000 öğeden 11 ile 20 arasındakiler gösteriliyor.