Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Leheb suresi
"(Mevdudî'nin yorumu:) Ebû Leheb, Rasûlullah'ın amcasıydı. Bu nedenle, Ebû Leheb sınırı aşmadıkça yeğeninin ağzından kötü söz çıkması münasib olmazdı. İslâm'a muhâlefetin başlangıcında bu sûre nazil olsaydı, Kureyş'in ahlâkî anlayışına göre bir yeğenin amcasını kötülemesi ayıp sayılacaktı. Onun için sûre, Ebû Leheb sınırı aştığı zaman nazil oldu.."
İnsan Yayınları
Leheb suresi
"Rasûlullah'a, daveti genel olarak yayma emri verildiği ve Kur'ân'dan, 'Önce yakın akrabalarını uyar' ayeti nâzil olduğu zaman, Rasûlullah Safâ tepesine çıkarak: 'Ey sabâha! (sabahın afeti)' diye bağırdı. Araplarda bu çağrı, tam sabaha karşı düşmanın bir kabileye hücum etmek için geldiği görüldüğü zaman yapılırdı. Çevrede, 'Bu ses kimindir?' diye sorulduğunda, 'Muhammed'in (s.a.) sesi!' cevabı verildi. Bunu duyan Kureyş'in bütün kabileleri koşarak geldiler. Gelemeyenler, kendi yerlerine bir temsilci gönderdiler. Herkes toplandığında Rasûlullah, her bir kabileyi 'Ey Benî Hâşim! Ey Benî Muttalib! Ey Benî Fahr!..' diye ismi ile çağırarak, 'Dağın arkasında bir ordu size hücum edecek desem inanır mısınız?' dedi. Oradakiler, 'Evet; çünkü biz senden hiç yalan söz işitmedik' dediler. Bunun üzerine Rasûlullah, 'Ben sizi ilerideki büyük azab ile uyarıyorum' dedi. Herkesten önce Ebû Leheb, 'Tebbe leke, hel li házá cema tena? (Kahrolası! Bunun için mi bizi topladın?)' dedi. Bir rivâyet de şöyledir: Ebû Leheb, Rasûlullah'a atmak için taş aldı."
İnsan Yayınları
Reklam
Eğer savaş değilse, Fetih Suresi'nin inişi için ödenen bedel neydi? Şüphesiz biz sana, apaçık bir fetih verdik!... Peygamber Efendimiz bir gün rüyasında; sahabeyle birlikte Mekke'ye gittiklerini ve orada Umre ziyareti yaptıklarını görür. O günlerde bu ilahi buyruğun yerine getirilmesi, imkan dahilinde gözükmüyordu. Çünkü Kureyş kafirleri müslümanlara, Kabe yolunu kapatmışlardı. Bir tek müslüman dahi Hac ve Umre için de olsa Kabe'nin sınırlarına yaklaştırılmıyordu.
Bakış açımız böyle olmalı
Bakacaksanız daveti inkar edenlere değil;davete sahip çıkanlara bakın! Davaya karşı çıkanlara üzülmek yerine ona destek olanlarla sevinin.Onu reddedenleri musibet gibi görmek yerine ona omuz verenleri Allah'ın bir nimeti olarak görün.Abdullah b.Abbas Ra şöyle der:"Şayet Mekkeliler onu inkar ediyorsa.Allah Ensarı ve Medine ehlini ona vekil kılmıştır. Katade şöyle der:"Kureyş kâfirleri onu inkar ediyorsa [ayetin öncesinde zikredilen]on sekiz Nebi ona vekil kılmıştır.
Kureyş Suresi
1- (Allah) Kureyş’i (emniyet ve selamete) alıştırdığı için! 2- Onları (ticaret için) kış ve yaz yolculuğuna alıştırdığı için! 3- O halde (onlar da) bu Beyt’in (Kabe’nin) Rabbine (şükür için) ibâdet etsinler! 4- O (Beyt’in Rabbi) ki, onları açlıktan doyurdu ve kendilerini korkudan emin kıldı
Zümer Suresi 36. Ayet
36. Allah kuluna kâfi değil mi? Öyleyken onlar kalkmış seni O'ndan başkalarıyla korkutuyorlar. Allah kimi şaşırtırsa artık ona doğru yolu gösterecek yoktur. [Tefsirlerde belirtildiğine göre Kureyş putperestleri, Hz. Peygamber'e, "Sen putlarımız hakkında kötü sözler söylüyorsun ama biz putlarımızın seni çarpmasından, hastalandırmasından kaygı duyuyoruz" diyerek akıllarınca onu korkutmaya çalışırlardı. 36. âyette bu tür inançların birer sapkınlık alâmeti olduğu bildirilmiştir.]
Sayfa 461Kitabı okudu
Reklam
Kafirun Suresi
Mekke döneminde nâzil olmuştur. Altı âyettir. Kâfirlere hitapla başladığından bu adı almıştır. Ebû Cehil ile bazı Kureyş müşrikleri, Resûlullah’a amcası aracılığıyla cazip teklifler yapmışlar; “İsterse kendisine başkanlık verelim. Yeter ki putlarımıza söz söylemesin. Bir yıl o bizim putlarımıza tapsın/saygılı olsun; bir yıl da biz onun Allah’ına ibadet edelim.” demişlerdi. İşte inen bu sûre ile Allah Resûlü onlara Allah’ın red cevabını bildirdi. Putlara saygı ve tapınma ile beraber uzlaşmacı ve tavizci beraberliğe girmedi. O’na, şirke girmemek için Allah’ın hâkimiyetine, Rabliğine/tevhide aykırı bulunan şeylerde hiçbir taviz ve uzlaşma ruhsatı verilmemiştir. Resûlullah’ın tatbikatı da bu olmuştur. Fakat bundan sonra müşrikler daha sertleşmeye başladılar. Zaten bütün peygamberlerin mücadelesi, dinsizlerden ziyade, Allah’ın varlığını kabul ettikleri halde tâğûtlara kulluk eden, fikrî veya şeklî putları yücelten, onları öne geçiren şirk dini mensuplarıyla olmuştur.
Zuhruf suresi: 31 nci Ayet:      Ve dediler ki: "Bu kur'an iki kentten büyük bir adama indirilmeli değil miydi?"      Velid ibn Muğre: Mekke ulularından ve zenginlerinden idi. Yakınışı ve yaydığı hep şuydu:      "Kureyş'in büyüğü ve efendisi olan ben, yahut Sakil'in ulu kişisi Ebu Amr İbni Ümeyr es- sekafi dururken Kur'an Muhammed'e mi inecek?"      Peygamber'in yanıtı kesin ve can alıcı yere olur: "...Rabb'in rahmeti, onların toplayıp yığdıklarından (maddi zenginliklerden ve şöhretten) daha hayırlıdır.
119 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.