Bakara Suresi
118. Bilmeyenler dediler ki:  "Allah bizimle ko­nuşmalı, ya da bize bir âyet gelmeli değil miydi? Onlar­dan  öncekiler de işte tıpkı onların dediklerini  de­mişlerdi. Kalbleri nasıl da birbirine benzedi? Gerçek­leri iyice bilmek isteyenlere âyetleri apaçık gösterdik. ... ÂYETLERİN ÖNCEKİLERLE MÜNÂSEBETİ Yüce Allah, Yahudi ve Hristiyanlar'ın iftiralarını ve cennetin kendile­rine mahsus olup başka hiç kimsenin oraya giremiyeceği iddialarını anlat­tıktan sonra bu âyetlerde de yine onların ve müşriklerin, Allah'ın çocuğu olduğuna dair bâtıl iddialarını anlatır. Zira Yahudiler Uzeyr (a.s.)'in, Hıristiyanlar da İsa (a.s.)'nm Allah'ın oğlu olduklarını, Müşrikler ise meleklerin, Allah'ın kızları olduğunu iddia etmişlerdi. Yüce Allah onları yalanladı ve kesin delillerle iddialarını reddetti. ... 118. Cahil müşrikler Kureyş kâfirleri: "Allah, senin peygamber olduğuna dair bizimle yüzyüze veya vahiy indirmek suretiyle konuşsa ya, veya bize senin peygamberliğini doğrulayacak bir delil ve bir huccet gelse ya" dediler. Onlar bu sözleri sırf kibir ve inatlarından dolayı söylediler. On­lardan önceki yalancılar da, peygamberlerine tıpkı onların dedikleri bâtıl ve saçma sözleri söylemişlerdir. Körlük, inat ve peygamber­leri yalanlamada, bunların kalpleri de Öncekilerin kalplerine benzemiştir. Bu âyetle Peygamber (s.a.v.) teselli edilmektedir.Kuşkusuz biz hakkı ve kesin bilgiyi arayan topluluk için açıkça kati delil­ler getirdik. Bu delillerin tümü,  senin  getirdiğin Kitab'ın doğruluğunu göstermektedir. 
Araf Suresi 26 : "Ey Âdemoğulları! Ayıp yerlerinizi örtecek giyimlikle sizi süsleyecek elbiseler gönderdik..." “Araplardan bazıları Kâbe'yi çıplak olarak tavaf ederler ve kişi, tavaf ettiği elbiseyi (başka zaman) giymezdi. “Bu âyet, Kureyş'ten (fanatik alt kabile) olanlar, hakkında inmiştir. Bunlar, (ihramlıyken) et yemez, evlerine de kapıdan değil duvarlardan aşarak girerler, tüy ve kıldan yapılmış elbiseler giymez, deriden yapılmış giysiler giyerler, çocuklarına da göbekle diz kapağı arasını örten kıyafet giydirirlerdi. Kureyş dışında herkes çıplak tavaf eder ve tavaf etmek için geldiklerinde giysilerini çıkarıp: “Bunlar, kendileriyle Rabbimize karşı günah işlediğimiz giysilerdir. Bunlardan temizlendik" derler, sonra Kureyşlilere: “Kim bize bir izar ödünç verir?" derlerdi. Eğer Kureyşlilerden giyecek bir şey bulamazlarsa çıplak olarak tavaf ederler ve tavafı bitirince, çıkarmış oldukları giysileri tekrar giyerlerdi."
Reklam
'Eger bu dediğimizi kabul etmez ve yapmazsan, sana yeni bir teklifimiz var. Hem senin için, hem bizim için hayırlı olan teklif!' Resûl-i Ekrem, 'Nedir, o hayırlı teklif?' diye sordu. Kureyş ileri gelenleri, 'Sen bizim tanrılarımız olan Lât ve Uzza'ya bir yıl tap; bizde senin ilâhina bir yıl tapalim!' dediler. Bu, Kureyş müşriklerinin bir oyun,u, bir tuzağı idi. Akıllarınca, Resûl-i Ekrem'i böyle bir teklifle kandırmayı düşünüyorlardı. Fakat hayatının gayesi şirk ve küfürle mücadele olan Kâinatın Efendisi, elbette bu tuzağa düşmeyecekti. Nitekim Cenab-ı Hak, bu hadisenin hemen sonrasında Kâfirun Suresi'ni indirdi. '(Ey Resûlüm!) de ki: 'Ey kâfirler! Ben sizin ibadet etmekte olduklarınıza (putlarıniza) tapmam; sizde benim ibadet etmekte olduğuma ibadet ediciler değilsiniz. Zaten, ben hiçbir vakit sizin tapmış olduklarınıza tapıcı olmadım; siz de (hiçbir zaman) benim ibadet etmekte olduğum (Allah'a) ibadet edicilerden değilsiniz. Sizin dininiz size, benim dinim bana!'
Sayfa 220 - NesilKitabı okuyor
Leheb suresi
"(Mevdudî'nin yorumu:) Ebû Leheb, Rasûlullah'ın amcasıydı. Bu nedenle, Ebû Leheb sınırı aşmadıkça yeğeninin ağzından kötü söz çıkması münasib olmazdı. İslâm'a muhâlefetin başlangıcında bu sûre nazil olsaydı, Kureyş'in ahlâkî anlayışına göre bir yeğenin amcasını kötülemesi ayıp sayılacaktı. Onun için sûre, Ebû Leheb sınırı aştığı zaman nazil oldu.."
İnsan Yayınları
Leheb suresi
"Rasûlullah'a, daveti genel olarak yayma emri verildiği ve Kur'ân'dan, 'Önce yakın akrabalarını uyar' ayeti nâzil olduğu zaman, Rasûlullah Safâ tepesine çıkarak: 'Ey sabâha! (sabahın afeti)' diye bağırdı. Araplarda bu çağrı, tam sabaha karşı düşmanın bir kabileye hücum etmek için geldiği görüldüğü zaman yapılırdı. Çevrede, 'Bu ses kimindir?' diye sorulduğunda, 'Muhammed'in (s.a.) sesi!' cevabı verildi. Bunu duyan Kureyş'in bütün kabileleri koşarak geldiler. Gelemeyenler, kendi yerlerine bir temsilci gönderdiler. Herkes toplandığında Rasûlullah, her bir kabileyi 'Ey Benî Hâşim! Ey Benî Muttalib! Ey Benî Fahr!..' diye ismi ile çağırarak, 'Dağın arkasında bir ordu size hücum edecek desem inanır mısınız?' dedi. Oradakiler, 'Evet; çünkü biz senden hiç yalan söz işitmedik' dediler. Bunun üzerine Rasûlullah, 'Ben sizi ilerideki büyük azab ile uyarıyorum' dedi. Herkesten önce Ebû Leheb, 'Tebbe leke, hel li házá cema tena? (Kahrolası! Bunun için mi bizi topladın?)' dedi. Bir rivâyet de şöyledir: Ebû Leheb, Rasûlullah'a atmak için taş aldı."
İnsan Yayınları
Bakış açımız böyle olmalı
Bakacaksanız daveti inkar edenlere değil;davete sahip çıkanlara bakın! Davaya karşı çıkanlara üzülmek yerine ona destek olanlarla sevinin.Onu reddedenleri musibet gibi görmek yerine ona omuz verenleri Allah'ın bir nimeti olarak görün.Abdullah b.Abbas Ra şöyle der:"Şayet Mekkeliler onu inkar ediyorsa.Allah Ensarı ve Medine ehlini ona vekil kılmıştır. Katade şöyle der:"Kureyş kâfirleri onu inkar ediyorsa [ayetin öncesinde zikredilen]on sekiz Nebi ona vekil kılmıştır.
Reklam
140 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.