‘’Tek bildiği, dünyada her şeyden çok sevdiği bir şeyden koparılıp alındığı, atılan her adımda aralarındaki mesafenin biraz daha arttığıydı.’’
Bir evliliğin portresi.
Yazarın Tarihi bir olaydan yola çıkılarak yazdığı bu eserde, 1550’lerde yaşayan Ferrara Düşesi Lucrezia di Cosimo de’ Medici d’Este’nin henüz bir yıl süren evliliğinin şüpheli ölümünden ilham almış.
Kitaptaki kahramanımız Lucrezia; Toskana hükümdarı Grandük Cosimo de’ Medici’nin beşinci çocuğu. Zeki, yetenekli, diğer kardeşlerine nazaran çok hareketli, hiperaktif bir çocuk. Ablası Maria'nın aniden ölmesiyle Lucrezia henüz 15 yaşındayken Ferrara Dükü Alfonso ile ablasının yerine evlendirilir.
Bir anda bambaşka bir hayatta bulur kendini.
Üstlendiği sorumluluklar, üzerinden sağlanan beklentiler, uğradığı duygusal şiddetler. Evlendiği gibi ondan beklenilen şey ise çocuk yapmak, Ferraro dükü Alfonso'ya bir varis vermek.
Kitabın anlatımını, yazarın kalemini biraz farklı bulduğumu söylemeliyim. Okuyucuya duygu aktarımını çok başarılı bir şekilde yapıyor. Hikayenin sonunu bilmenize rağmen kendini okutturuyor. Tarihi kurgu sevenlere tavsiyemdir.