suyun içine bir kurşun kalem sokarsınız kırık görünür, göz yanıltır sizi, elinizle doğru olduğunu anlarsınız. Koku ve dokunma yanıltmaz pek, pek yanıltmaz. Dokunduğunuz şey sizindir;
Nasıl severim bir bilsen.
Köroğlunu,
Karayılanı,
Meçhul Askeri...
Sonra Pîr Sultanı ve Bedrettini.
Sonra kalem yazmaz,
Bir nice sevda...
Bir bilsen, Onlar beni nasıl severdi.
Bir bilsen, Urfa'da kurşun atanı,
Minareden, barikattan,
Selvi dalından,
Ölüme nasıl gülerdi.
Bilmeni mutlak isterim,
Duyuyor musun?
Kitapları elden çıkarmak hayatımızın bir parçasını söküp atmak gibi gerçekten. Ne güzel ifade etmiş yazar " Nasıl olur da çocukluğumun birkaç tuğlasını yerinden sökmeden Vahşetin Çağrısından kurtulurum." Kitaplar, üzerine sonsuza kadar konuşabileceğimiz bir konu. Üstelik okurlar da çeşit çeşit. Kitabı okurken arkadaşımla kendimi düşündüm. Bir de kuzenimi. Okurken hepimiz farklıyız birbirimizden. Kuzenim kitabı asla katlamaz, ben belki bir defa katlarım ama arkadaşım kitabını hırpalayarak okur. Kuzenim kalem kullanmaz, ben fosforluyla çizerim ve arkadaşım sadece kurşun kalem kullanır. İşte kitapta da böyle çeşit çeşit insanlar tanıyoruz. İçindeki kurgudan bağımsız kitaplar üzerine düşünmek için efsane bir kitap. 50 sayfa olduğuna bakmayın. Çok fazlasına bedel. Kütüphanedeki kitap düzeninden kitap biriktirmeye kadar kendinizi sorgulamaya başlayacağınız bir eser. Kitapta çok hoşuma giden bir nokta vardı ki o da bir karakterin kitapları kütüphanesine dizerken küs olan yazarları yan yana koymamasıydı. Bu nasıl bir inceliktir
Kâğıt EvCarlos María Domínguez · Jaguar Kitap · 202012,1bin okunma