Sürgün ölümden kurtuluşun tek yoluydu. Yaşamak için ödenen bir bedeldi. Geriye dönüşü mümkün olmayan zorunlu bir yolculuktu. İnsan olmanın ve insanca bir yaşam istemenin bir cezasıydı.
1980’ den günümüze
Türkiye’ deki birçok Kürt entelektüel sürgünü seçip pek çok Batı ülkesine sığınmacı olarak yerleşti. Buralarda onlarca yıldır Türkiye ve Suriye’ de katı bir şekilde yasaklanmış olan Kurmanci edebiyatının rönesansını başlattılar. Yüzbinlerce göçmen Kürt işçi tarafından desteklenen Kürt entelektüelleri birleştiler ve dillerini geliştirmek için ellerinden gelen hiçbir şeyi esirgemediler. Yavaş yavaş tam bir sürgün edebiyatı gelişti.
Şairler ve yazarlar eserlerini ilk olarak, İsveç’ teki Kürt yayınevlerinin çıkardığı dergilerde yayımladılar. İsveçli yetkililer göçmen toplulukların kültürel gelişimini sağlama politikalarının bir parçası olarak Kürt sığınmacılara (aşağı yukarı 12 bin kişi) nispeten geniş bir yayın bütçesi tahsis etti. 1970’ lerin sonundan itibaren gazeteler, dergiler ve süreli yayınlar basılmaya başlandı. Dolayısıyla edebi yaratıcılık teşvik edildiğinde Kurmanci yazarlarının, şairlerinin ve gazetecilerinin ne kadar verimli olmaya başladığına şahit oluyoruz. İsveç’ te son 20 yıl da yaklaşık 300 eser yayımlandı. Kürtçe basılan edebi eserlerin en büyük kısmı Irak’ ın dışında basıldı. Mahmut Baksi*17 İsveç Yazarlar Birliği’ nin Yönetim Kurulu’ ndaki ilk yabancı üye idi. Bir diğer genç ve parlak Kürt yazarı Mehmed Uzun *18 bu seçkin grupta yerini aldı.
Sayfa 48 - 17 Bkz. Zaroken Ihsan (lhsan’ m Çocukları), 1978; Keça Kurd Zozan (Kürt kızı Zozan), 1979; Helîn (Yuva), 1984; Gundike Dono, (Dono Köyü), 1988.
18** Eserleri arasında Tu (Sen), Stockholm, 1984; Mirina Kalekî Rind (Yaşlı Rindin Ölümü), 1987; Siya Evine (AşKitabı okudu
Oğuz dini, "Oğuz Han" adlı bir kahramanla başlar. Türk an'anesi, "Oğuz Han"ın şeceresini bu suretle zaptetmiştir: Türklerin ilk ceddi "Türk Han", yahut "Ebülce Han" dır. Çadır yapmasını iptida düşünüp icat eden bu zattır. Bunun: "Tutuk", "Amlak", "Barsacar",
IRKÇILIK-TURANCILIK DAVASI DOLAYISIYLA
Bu kitap, 1944 yılında, İstanbul'da Bir Numaralı Sıkıyönetim Mahkemesi'nde görülen utanç yüklü bir davanın özeti gibidir.
Bazı vatansever kişiler, 1944 yılında suç işledikleri, suçlu oldukları için değil; Türk oldukları, Türkçülük idealine aşkla bağlandıkları için büyük zulümlerden, işkencelerden