" ... zaman taşkın bir dere gibi akıyor bu mahallenin içinden. Kimi o derenin suyunu içiyor, kimi o suda kirlerini temizliyor, kimi de içinde boğuluyor."
Reklam
Onlar ve biz. Beyazlar ve siyahlar. Bahtsız doğanlar ve ayrıcalıklı doğanlar. Kadim bir kast sistemi. Yasalar karşısında insan ne kadar eşit olursa olsun, hayatın tam merkezine dikilen ve hiç bir yasayı tanımayan acımasız bir eşitsizliğin kırbacıyla yaralanıp duran bir düzen.
Mecidiyeköy dutluk, Çengelköy bostanken bile....Beyoğlu'na şapkasız eldivensiz çıkılamazken bile... komşu mahallelerin kanalizasyonları olduğu gibi Dolapdere'ye akar, oradan Kasımpaşa'ya yollanır, Haliç'in bir zamanlar içilesi olan biçare sularına karışır. Ve mahalle yaz kış çok fena kokar. Eskiden... Şimdi de güzel kokmuyor ama her şeyin üstünü örtmeyi beceren çağdaş yaşam yoksullukla birlikte çöplerin ve lağımların üzerini de örtüyor. O örtüyü biraz aralarsanız Dolapdere hem dün, hem bugün hep için için kokuyor.
Ve gördü. İstanbul' u gördü. İstanbul dedikleri içinden insan akan bir nehirdi.
Reklam
168 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.