Büyücü dokunur ama otoritesini öne sürerek kendi benliğini hastanınkinden ayırır. Cerrah mesafeyi azaltır, hastanın bedenine girer ve ihtiyatlı bir biçimde hastanın bedeninde ilerleyerek mesafeyi tekrar yaratır. Büyücü gerçeklikten uzaktır. Cerrah gerçeklikte çalışır, ameliyat eder. Benjamin bu ilişkiyi genişletir. Ressam bir yüzeyin üzerini örter ve bu anlamda da tıpkı bir büyücü ya da telkinle şifa veren gibidir. Kamera kullanan ise tıpkı bir cerrah gibidir, gerçeklik ağını keser, "gerçekliğin dokularını içine nüfuz eder."
"Bir aracı olarak kendin, kesinlikle yanlış, malzemeyi seçmeni söyleyecek sana. Bu, çok iyi, çünkü sadece yanlış bir biçimde kullanılmış yanlış malzeme doğru bir açıdan bakıldığında doğru resmi verir. Ya da yanlış açıdan."
Bir gün kraliçe çizdi. Bacaklarını kocaman bir kadife etek örtüyordu; kafasında bir taç , tacının altında ise pastaya benzeyen dağınık saçları vardı .
Öyle güzel resimdi ki ...İncecik parmaklarıyla zayıf kolları ve parmaklarındaki büyük, parlak yüzükler tıpkı bir kraliçenin parmakları gibi hareket ediyordu.
Sonra bir rüzgar esti ve Majesteleri Kraliçeyi uzaklara üfürdü ; ressam ise olanı biteni kaygılı gözlerle izledi.
Kraliçe havada fıldır fıldır dönüyor ve fokurduyor, tıpkı altındaki havanın dalgalanıp sallandığı gibi dalgalanıp salınıyordu.
Ansızın orta yerinden şişi verdi, patladı, çatladı ve iki parçaya bölündü .
Bir tarafta etek ile bacaklar kaldı , diğer tarafta göğüs ile taç. Bunu gören ressam adam, ciddiyetini takındı ve pür telaş ,havaya bir uşak çizdi ......
Evvel zaman içinde , kalbur zaman içinde , resimlerini havaya çizen bir adam vardı .
Yassı fırçalarla yassı tuvallerle , yapyassı ve yavan gözükecek kadar yassı çizilmiş , yassı ve yavan şekiller değil; havaya yusyuvarlar şekiller çizerdi.
MAN ADASI
İkinci dünya savaşı öncesinde Almanya’daki siyasi kargaşa, vatanı Hannover’den Norveç’e kaçmasına neden oldu. Norveç’in işgal edilmesinden sonra oğlu ile İskoçya’ya kaçtı. Almanya vatandaşı olarak Man Adası’ndaki Hutchinson Square Kampı’nda göz altına alındılar.