Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
tüm ön sözü paylaşmamak için zor duruyorum
İnkılabınız maskaralık, Meşrutiyet dönemimiz sahtelik, yalancılık kisvesinden kurtulamadı. Her ne yapıldı ise yok oluşa yardım etmek niyetiyle icra edilmiş gibi bir şekil aldı. Ordular, zırhlılar oluşturuldu. İktidarın büyüklüğünü ve gücünü gösterecek her çareye başvuruldu. Bir mağlubiyet bunları hâk ile yeksan etti... Ne ordu kaldı, ne zırhlı... Ey muktedir efendiler! Sizin kılıç altında heder ettiğiniz o kafaları eğitimle doldurduğunuzu şimdi bir kere düşününüz... Başımızı taşa vurduğumuz şu acı zamanda artık itiraf ediniz ki bize kılıçtan ziyade kitap, ordudan ziyade mektep lazımdı... Bunu biz anlayamadık.
·
Puan vermedi
Heinric Böll
‘Köln’de yaşıyorum. Ren nehrinin, orta kesimlerindeki yumuşaklığından bıkıp genişlediği, uçsuz bucaksız düzlüklere ve Kuzey Denizi’nin sislerine doğru aktığı; dünyevi erkin asla çok ciddiye almadığı, ruhani erkin ise, Almanya’da genel olarak inanıldığının tersine, daha az ciddiye alındığı; Hitler’in kafasına çiçek saksılarının fırlatıldığı ve
Palyaço
PalyaçoHeinrich Böll · Can Yayınları · 20191,511 okunma
Reklam
Dorian Gray yıllarca bu kitabın etkisinden kurtulamadı. Belki de etkisinden kurtulmak istemedi.
Sayfa 147Kitabı okudu
Dorian Gray yıllarca bu kitabın etkisinden kurtulamadı. Belki de etkisinden kurtulmak istemedi demek daha doğru olur.
Sayfa 147Kitabı okudu
Silah arama bahanesiyle evleri basanlar Fransızlar, aramayı yapanlar Ermenilerdi. Evinde birkaç mermi bulunan Tevfik Bey'i, sömürge usulü, bir ağaca baglayıp vücudu simsiyah olana kadar kırbaçlayanlar da İngilizler oldu. Aramaları soyguna çevirmiş bulunan Fransızlar, bu olaydan sonra hırsızlığı daha da arttırdılar. Halılar, kilimler, kıymetli eşyalar, Çukurova Türklerinin ecdat yadigârı neyi var neyi yoksa Fransa'ya taşındı. Gümüş tepsiler, çatal bıçak takımları, antikalar, av tüfekleri, hiçbir şey ellerinden kurtulamadı. Bir taraftan soygun yapıyorlar, bir taraftan Arap Kulübü, Kürt Kulübü, Çerkes Kulübü, Boşnak Kulübü, Asuri Kulübü, Gildani Kulübü açıyorlardı. Zeytun ve çevresinde 30 bin kişilik silahlı bir Ermeni kuvveti oluşturmayı da unutmadılar. Aynı zulüm Antep'te İngiliz eli ile sürüyordu. Müslümanların silahları makineli tüfeklerin gölgesinde toplandı. Silah teslimi bittikten sonra, Amerikan Koleji Müdürü Meryl, "Türklerde daha 26 bin silah var." dedi. Bundan sonrası, köylerde kafaların çizmeler altında ezilmesiydi. 16 Subat'ta Ermeni lejyonerler İskenderun'da Müslüman evlerine saldırdı. Köylerde değil, dünyanın gözü önünde Müslümanlar boğazlandı. Öyle çok cinayet işlediler ki bir sayı belirlenemedi.
Reklam
Emine Yayla 15 yaşında cinsel saldırıya uğradı, suçluyla evlendirildi. Evliliği boyunca gördüğü şiddete iki yıl dayanabildi, boşanmaya karar verip 1,5 yaşındaki çocuğuyla babasının evine sığındı. Ama şiddetten kurtulamadı, ailesinin evinde aynı erkek tarafından bıçaklanarak öldürüldüğünde 17 yaşındaydı. Tecavüze uğradığında çocuktu, tecavüz eden erkeğin yargılanması gerekirken evlendirilirken çocuktu, öldürüldüğünde de çocuktu. 1,5 yaşındaki çocuğuyla bize bakan yüzü, bütün uluslararası belgelerin en ağır insanlık suçu olarak tanımladığı suçların neredeyse hepsini bir arada görebilmişti. Ayrıca cinayetten önce değişik tarihlerde üç kez karakola şikayetçi olduğu, ölümle tehdit edildiği için koruma istediği ortaya çıktı.
Mo-tu tasarladığı ihtilali yaparak babasını öldürdü. Kendisine komplo düzenleyen devlet adamları da onun gazabından kurtulamadı. Böylece ülkesindeki iç düşmanlarının yarattığı tehlikeleri savuşturarak, Hun İmparatorluğu'nun başına güçlü bir şekilde oturmuş oluyordu. Ülkesi içinde kontrolü sağlayan Mo-tu artık gözünü dış politikaya çevirme fırsatı buldu. Hunların doğu sınırındaki komşuları Tung-hu'lar (Tunguz) o sırada çok kuvvetli idiler. Mo-tu'nun tahta geçtiğini duyunca, güçlerini gösterip onu baskı altına almak istediler. Mo-tu'dan önce çok değerli bir atını, sonra da kadınlarından birini istediler. O, devlet adamları ile durumu müzakere ettikten sonra ikisini de fazla direnmeden verdi. Çünkü, bahsettiğimiz gibi Tunghu'lar bu dönemde çok kuvvetliydiler. Ancak Tung-hu'lar, Mo-tu' nun ondan korktuğunu düşünerek daha da cüretkarlaşıp, iki ülkenin arasındaki ıssız çorak bir bölgeyi de isteyince, Mo-tu aşırı tepki gösterdi ve birden bire Tunghu'lara saldırıp, onları hazırlıksız yakaladı ve mağlup etti. Hükümdarlarını öldürdü ve çok sayıda esir ve hayvan ele geçirdi. Bu zaferi takiben, Mo-tu batıya yöneldi ve Yüe-chih'ları yendi, sonra eskiden güneyde Ch'in yönetimi altında Çin tarafından zapt edilmiş, eski Hun topraklarını geri almayı başardı.
“İnkılabımız maskaralık,Meşrûtiyet dönemimiz sahtelik,yalancılık kisvesinden kurtulamadı.Her ne yapıldı ise yok oluşa yardım etmek niyetiyle icra edilmiş gibi bir şekil aldı.”
Türkiye İş Bankası Kültür YayınlarıKitabı okudu
Sultan Alparslan
SULTAN ALPARSLAN Anadolunun kapısını müslümanlara açan büyük İslâm kahramanı Üzerinde yaşadığımız bu cennet vatanı bizlere armağan eden büyüklerimizden birisi de Sultan Alparslan'dır. İslâmın bu bahadır evlâdı Malazgirt'te kalabalık Bizans ordusunu perişan ederek Anadolu'nun kapısını Müslümanlara açmıştır. Fetih ordusu da açılan
Reklam
Açıktır ki, geleneksel medreselerden yetişenlerin aldığı eğitim kendilerini usulün kesinlikle yeterli olduğuna inandırmakta ve İslâm âleminin içinde bulunduğu bunalım, insanların İslâmî değerlerin yerleştirilmesi konusunda isteksiz davranmalarından ibaretmiş gibi göstermektedir. İkinci olarak, müctehidin fakih, yani aldığı eğitim sayesinde her sorunu hukuki terimlere dökebilen, hukuki çerçevede kararlar verebilen bir kişi olması gerektiği anlayışı çağın sorunlarının o sınıflar içinde hapsolmasına yol açtı. Bu, bütün çabayı fetva vermeye, yani müslümanların günlük hayatlarında yaptıkları veya yapacakları düşünülen belirli davranışlarla ilgili hukuki kararlar almaya yönelterek ictihadı daha da daralttı. Böyle tarif edilince de, geleneksel fakih ve müctehid soruna bütünselliği içinde bakamayan, konuları daha önce bir vaya daha fazla mezhepte halledildiği biçimlerde belirlemeye çalışırken kaybolan bir kişi olmaktan kurtulamadı. Durum geleneksel müctehidlerin tasavvur edemediği yeni bir yöntem, İslamî bilgi kaynakları veya usulü ile ilgili anlayışımızın yeniden düzenlenmesini gerektirmekteydi.
Büzüldüğü köşesinden karışık duygulardan uzun süre kurtulamadı. Dağınıklık vardı duygularında, düşüncelerinde, her şeyinde, bakışlarında bile.
Tabusal problems!
...cinselliği hep günah kavramı ile aynı paralelde düşünmekten hiçbir zaman kurtulamadı.
Hiçbir hareketim onun tesirinden kurtulamadı ve bugün de, aradan bu kadar uzun seneler geçtiği halde her şeyi, bilhassa cesaretimi büsbütün kırarak beni etrafımdan tamamen uzaklaştıran o ânın bütün teferruatını, hatırlıyorum; o zaman kendi hakkımda verdiğin hükümlerde hata etmiş olmadığımı görüyorum...
Raif EfendiKitabı okudu
1.328 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.