Atıf Benderlioğlu Adnan Menderes'le ilgili şu hatırasını da bize anlattı:
- "Bir Kadir gecesi İstanbul'da bulunuyoruz... Adnan Bey bizi iftar için Park Otel'e davet etti. İftarı orada yaptık. Adnan Bey, daha önce, bana, Fatin Rüşdü Zorlu'ya ve Hasan Polatkan'a "Bu gece bir yere söz vermeyin, sizi bir yere götüreceğim." demişti. Onlar da akşamdan sonra otele geldiler... Menderes bizi arabasına aldı, götürüyor; nereye gittiğimizi de söylemiyor... Derken Fatih Camii'ne geldik. Cami dolmuş, avlu dolmuş, cemaat dışarı taşmış. Teravih kılınmış, millet vaaz dinliyor. merhum dedi ki: "Arkadaşlar, bu millet, bu mübarek ve mukaddes geceyi nerede ve ne şekilde geçirir, ihya eder görün diye sizi buraya getirdim. Bu manzara milletin ruhunun aynasıdır. Yağmur da, kar da, tipi de yağsa, bu gördüğünüz halk böyle mıhlanıp kalır. İmânı onu Allah'ın huzurunda perçinlemiştir. Bu millet budur... Hicranım nedir arkadaşlar, biliyor musunuz? Bu kalabalığın içine girememektir. Böyle arabanın içinden seyretmek çok acıdır. Bizler milletten kopmuşuz, onun kalbine girememişiz. kafesteki kuş gibi çırpınıyoruz, bizim hâlimiz budur." Menderes bunları söyler, biz de öyle hicran, aşk ve şevk içinde hayretle bakarken, halk farkına vardı. "Menderes!" diye bir feryat koptu... Baktık ki, camii içi bile boşalacak. Binler arılar gibi geliyorlar. Arabanın içinde ezileceğiz; hemen şoföre "yavaş yavaş çekilelim" dedi, çekildik...