Yirmi sekiz yaşındaydı. Yaklaşık yüz elli adet antidepresan, elli adet uyku ilacı alarak intihara teşebbüs etti. Hastaneye kaldırdılar. İki gün sonra ayağa kalktı. Gece ikide usulca, kimse görmeden hastanenin pis, köhne tuvaletine giderek kendini o pis, köhne tuvaletin kapısına ayakkabı bağcıklarıyla astı. Yirmi sekiz yaşındaydı.
Nedense içime en
bu akşam yanına gelmeyi çok istedim. durup dururken, hiç aklımda yokken, öylesine esti diye. tek bir sandalyen olsa gelecektim. saate bakmayacaktım, yolun uzunluğuna aldırmayacaktım. tek bir sandalyen olsa gelecektim,anlatacak çok şeyim vardı, oturman gerekiyordu. ben yere de otururdum sorun değil, soğuk ve kirli parkelere de otururdum ama sen yorulurdun dinlerken. ağlarken burnumu silecek peçeten olmasa bile gelirdim ama sandalye lazım işte. çok anlatacaktım, ayakta kalırdın, yorulurdun. ya da biraz huzurlu bir ruh olsam gelebilirdim. huzursuz bir ruhu sen bile dinlemek istemezsin çünkü. tek bir sandalyen olsa gelirdim. adresini bilmiyorum ama yolu tarif ederdin. bir yerlere yakın demiştin oraları bulurdum.ne ara bu kadar patavatsız oldum bilmiyorum. neyse zaten inan bana, kristal fincan takımların olsa bile gelemezdim. çünkü huzursuz bir ruhu yedi artı bir eve bile sığdıramazsın.
"Tanrı'nın artık var olmadığından bir anda emin olmuştum, ta ki Tanrı bana acıyıp da hak yolunu gösterene kadar."
"Yani önemli olan senin inanmaman değil, Tanrı'nın hala sana inanıyor olması"
Keşke her şeyden uzak olabilseydim. Çünkü her şeye sebep olan benim ve herkese yalnızca acı veriyorum. Tüm bu mutsuzlukları kendi başıma da, çevremdekilerin başına da yalnızca ben getirdim.
Yine sana yazıyorum. Seni nasıl özledim bilemezsin. Bu özlem bazen öylesine artıyor, öylesine kabarıyor ki içimde! Çabuk yaz bana, nasıl olduğunu bildiren birkaç kelimeyle olsun