Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
"Fâni olanın az mutluluğunu bâki olan değerliye tercih edene şaşarım. Öyle ki o, genişliği gökler kadar olan cenneti, hastalıklar - kusurlular arasında dar bir hapis karşılığında satmıştır." - İbn Kayyim
Sayfa 47 - Minber YayınlarıKitabı okuyor
Reklam
Müslümanlar genel manada son derece olumsuz şartlarda bulunuyorlar. Çünkü Kur'anî söylemlerini hayatlarına aktarmakta kusurlular; doğru yolu biliyorlar, ancak yanlış yolda gitmeyi tercih ediyor veya bu yanlış gidişatlarını doğrultmanın çabasını yeterli düzeyde gösteremiyorlar. Böyle olunca da Kur'an'ın çağrısı, söylemi, vaadi bir türlü hayatta karşılığını bulamıyor. Her bir ayet söz, anlam ve gaye açısından üç aşamada değerlendirilecek olursa; Müslümanlar Kur'an'ın gayesini terk etmiş bulunuyorlar. Artık, ellerindeki ilahi rehberin gayesini düşünmüyorlar. Kur'an'ı anlamaktan da büyük oranda uzaklar; İlahi kelamı anlamak gibi bir kaygıları yok. İnsanların ekseriyetinin Kur'an'la ilgilisi onu anlamadan ve düşünmeden okumaktan ibaret. Anlamadan okunan Kur'an ile hidayete ermenin, cenneti kazanmanın hayali kuruluyor. Tüm bunların sonucu olarak, Kur'an, rehber kabul edildiği söylenen ancak rehberliğine uyulmayan bir kitaba dönüşmüş ve Peygamberin "Ey Rabbim! Kavmim Kur'an'ı terk etti" (25/30) ayetindeki yakınması gerçeklik kazanmış bulunuyor.
Sayfa 259Kitabı okudu
_Bazı insanlar kendi güneş sistemlerinde yaşarlar. Onları orada ziyaret etmek gerekir. _En derin denizlerde boğula boğula becerirsin tek bir nefesle yaşamayı. En yüksek uçurumlardan düşerken öğrenirsin uçmayı. En derin yaralarla başlar en derin gülücükler. _Sevdiğiniz insanları düşünüyorsunuz, ama daha derine inin, sonunda sevdiğinizin onlar
Epikuros
Epikuros, Atina’daki bahçesinde korkulara karşı konuşmalar yapardı. Tanrılardan, ölümden, acıdan ve başarısızlıktan korkmaya karşı konuşmalar. Tanrıların bizimle ilgilendiğine inanmak tam bir saçmalıktır diyordu. O ölümsüzlükleriyle, o mükemmellikleriyle bize ödül ya da ceza verdikleri yok. Tanrılar korkulacak varlıklar değiller, çünkü biz ölümlüler, biz kusurlular onların ilgisizliklerinden başka bir şeyi hak etmiyoruz. Ölüm de korkulacak bir şey değildir, diyordu. Biz var olmayı sürdürdüğümüz müddetçe, ölüm diye bir şey yok; ölüm ortaya çıktığında da artık biz yokuz. Acıdan korkmak mı? En çok acı veren şey acıya karşı duyulan korkudur, ama acının kaybolmasından duyulan mutluluk kadar keyifli bir şey yoktur. Ya başarısızlıktan duyulan korkuya ne demeli? Hangi başarısızlık? Yeterli olanı az bulan kişi için hiçbir şey yeterli değildir, ama hangi şöhret bir akşamüzeri dostlarla sohbet etmenin zevkiyle kıyaslanabilir? Hangi güç bizi gereksinim kadar sevmeye, yemeye, içmeye itebilir? Yaşamın kaçınılmaz ölümlülüğünü mutluluğa çevirmeyi öneriyordu Epikuros.
Mutsuz evlilikler yok, kusurlu evlilikler var, kusurlular çünkü kusurlu insanlar tarafından yapılmışlar, bunlar tam olarak gelişmemiş, hasattan önce tarladan atılması gereken insanlar.
Sayfa 370 - Timaş YayınlarıKitabı okudu
Reklam
İnsanlar kusurlular ama bazen gözümüzde kusurlarıyla bile kusursuzlar. Sevince öyle geliyordu insana.
Sayfa 491Kitabı okudu
Tüm hazlar her şeyin sonsuzluğunu ister, bal ister, maya ister, sarhoş bir gece yarısı ister, mezarlar ister, mezar gözyaşlarının tesellisini ister, altuni akşam kızıllıklarını ister, -neyi istemez ki haz! Her türlü acıdan daha susuz, daha içten, daha aç, daha korkunç, daha gizlidir, kendisini ister, kendisini ısırır, kendi içinde halkanın istenci mücadele eder, -sevgi ister, nefret ister, çok zengindir, hediye eder, kaldırıp atar, birisinin onu alması için dilenir, alana teşekkür eder, nefret edilmekten hoşlanır, -o kadar zengindir ki haz, acıya susar, cehenneme, nefrete, aşağılamaya, kötürüme, dünyaya susar, çünkü bu dünya, ah, tanıyorsunuz zaten bu dünyayı. Ey daha yüksek insanlar, sizi özler o dizginsiz ve mutlu haz, sizin acı çekmenizi özler, ey kusurlular! Kusurlu olmayı özler tüm sonsuz haz. Zira kendini ister tüm hazlar, bunun için yürek acısını da ister. Ah mutluluk, ah acı! Ah parçalan, yürek! Öğrenin artık, daha yüksek insanlar, haz sonsuzluk ister, -haz her şeyin sonsuzluğunu, derin, çok derin bir sonsuzluk ister!
Kusurlular kulübüne hoş geldiniz! Oynamayı bıraktığımızda ve kabul edeceğimiz bir şey kalmadığında, birbiriyle çatışan tüm taklitler de sona erer. Her şeyi olduğu gibi bırakabiliriz. Sadece kendiniz olun. Daha büyük bir hediye söz konusu olamaz. Sizden daha büyük bir hediye yoktur. Kendinize dair tüm planlarla bütünleşin.
Sayfa 171Kitabı okudu
Kusurlular kulübüne hoş geldiniz! Oynamayı bıraktığımızda ve kabul edecek bir şey kalmadığında, birbiriyle çatışan tüm taklitler de sona erer. Her şeyi olduğu gibi bırakabiliriz.
Sayfa 171Kitabı okudu
Reklam
Kusurlular kulübüne hoş geldiniz! Oynamayı bıraktığımızda ve kabul edeceğimiz bir şey kalmadığında, birbiriyle çatısan tüm taklitler de sona erer. Her şeyi olduğu gibi bırakabiliriz. SADECE KENDİNİZ OLUN.
Sayfa 171Kitabı okudu
Sahiplerimizin sırlarının anahtarı bence şu: Kendi kafalarının yarattığı sorulara -ki bu soruların önemli ve anlamlı olduğu söylenemez- yanıt vermeye kafaları yetmiyor. Doğuştan kusurlular. İnsan dışında bütün yaratıklar sordukları soruya yanıt verebilirler. İnsanlar bu yetenekten yoksunlar. Hep arıyorlar bu yüzden. Hayat boyu sorularının yanıtının peşinde koşuyorlar. Bazan bulduklarını sanıyorlar, sonra gerçek yanıtın bu olmadığını anladıklarında boşluğa düşüyorlar ve korkuyorlar.
Her şeyin güzel ve kusursuz olmasını istemek suç değil tabii. Ama insanlardan kusursuz olmalarını beklemek, sonra da niye kusurlular diye onlara kızmak, tam insanca bir saçmalık.
41 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.