Kusurlular kulübüne hoş geldiniz! Oynamayı bıraktığımızda ve kabul edeceğimiz bir şey kalmadığında, birbiriyle çatışan tüm taklitler de sona erer. Her şeyi olduğu gibi bırakabiliriz.
Sayfa 171 - KORİDOR
"Fâni olanın az mutluluğunu bâki olan değerliye tercih edene şaşarım. Öyle ki o, genişliği gökler kadar olan cenneti, hastalıklar - kusurlular arasında dar bir hapis karşılığında satmıştır." - İbn Kayyim
Sayfa 47 - Minber YayınlarıKitabı okuyor
Reklam
Müslümanlar genel manada son derece olumsuz şartlarda bulunuyorlar. Çünkü Kur'anî söylemlerini hayatlarına aktarmakta kusurlular; doğru yolu biliyorlar, ancak yanlış yolda gitmeyi tercih ediyor veya bu yanlış gidişatlarını doğrultmanın çabasını yeterli düzeyde gösteremiyorlar. Böyle olunca da Kur'an'ın çağrısı, söylemi, vaadi bir türlü hayatta karşılığını bulamıyor. Her bir ayet söz, anlam ve gaye açısından üç aşamada değerlendirilecek olursa; Müslümanlar Kur'an'ın gayesini terk etmiş bulunuyorlar. Artık, ellerindeki ilahi rehberin gayesini düşünmüyorlar. Kur'an'ı anlamaktan da büyük oranda uzaklar; İlahi kelamı anlamak gibi bir kaygıları yok. İnsanların ekseriyetinin Kur'an'la ilgilisi onu anlamadan ve düşünmeden okumaktan ibaret. Anlamadan okunan Kur'an ile hidayete ermenin, cenneti kazanmanın hayali kuruluyor. Tüm bunların sonucu olarak, Kur'an, rehber kabul edildiği söylenen ancak rehberliğine uyulmayan bir kitaba dönüşmüş ve Peygamberin "Ey Rabbim! Kavmim Kur'an'ı terk etti" (25/30) ayetindeki yakınması gerçeklik kazanmış bulunuyor.
Sayfa 259Kitabı okudu
_Bazı insanlar kendi güneş sistemlerinde yaşarlar. Onları orada ziyaret etmek gerekir. _En derin denizlerde boğula boğula becerirsin tek bir nefesle yaşamayı. En yüksek uçurumlardan düşerken öğrenirsin uçmayı. En derin yaralarla başlar en derin gülücükler. _Sevdiğiniz insanları düşünüyorsunuz, ama daha derine inin, sonunda sevdiğinizin onlar
Epikuros
Epikuros, Atina’daki bahçesinde korkulara karşı konuşmalar yapardı. Tanrılardan, ölümden, acıdan ve başarısızlıktan korkmaya karşı konuşmalar. Tanrıların bizimle ilgilendiğine inanmak tam bir saçmalıktır diyordu. O ölümsüzlükleriyle, o mükemmellikleriyle bize ödül ya da ceza verdikleri yok. Tanrılar korkulacak varlıklar değiller, çünkü biz ölümlüler, biz kusurlular onların ilgisizliklerinden başka bir şeyi hak etmiyoruz. Ölüm de korkulacak bir şey değildir, diyordu. Biz var olmayı sürdürdüğümüz müddetçe, ölüm diye bir şey yok; ölüm ortaya çıktığında da artık biz yokuz. Acıdan korkmak mı? En çok acı veren şey acıya karşı duyulan korkudur, ama acının kaybolmasından duyulan mutluluk kadar keyifli bir şey yoktur. Ya başarısızlıktan duyulan korkuya ne demeli? Hangi başarısızlık? Yeterli olanı az bulan kişi için hiçbir şey yeterli değildir, ama hangi şöhret bir akşamüzeri dostlarla sohbet etmenin zevkiyle kıyaslanabilir? Hangi güç bizi gereksinim kadar sevmeye, yemeye, içmeye itebilir? Yaşamın kaçınılmaz ölümlülüğünü mutluluğa çevirmeyi öneriyordu Epikuros.
Reklam
31 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.