Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Kusurlular kulübüne hoş geldiniz! Oynamayı bıraktığımızda ve kabul edecek bir şey kalmadığında, birbiriyle çatışan tüm taklitler de sona erer. Her şeyi olduğu gibi bırakabiliriz.
Sayfa 171Kitabı okudu
Kusurlular kulübüne hoş geldiniz! Oynamayı bıraktığımızda ve kabul edeceğimiz bir şey kalmadığında, birbiriyle çatısan tüm taklitler de sona erer. Her şeyi olduğu gibi bırakabiliriz. SADECE KENDİNİZ OLUN.
Sayfa 171Kitabı okudu
Reklam
Sahiplerimizin sırlarının anahtarı bence şu: Kendi kafalarının yarattığı sorulara -ki bu soruların önemli ve anlamlı olduğu söylenemez- yanıt vermeye kafaları yetmiyor. Doğuştan kusurlular. İnsan dışında bütün yaratıklar sordukları soruya yanıt verebilirler. İnsanlar bu yetenekten yoksunlar. Hep arıyorlar bu yüzden. Hayat boyu sorularının yanıtının peşinde koşuyorlar. Bazan bulduklarını sanıyorlar, sonra gerçek yanıtın bu olmadığını anladıklarında boşluğa düşüyorlar ve korkuyorlar.
Her şeyin güzel ve kusursuz olmasını istemek suç değil tabii. Ama insanlardan kusursuz olmalarını beklemek, sonra da niye kusurlular diye onlara kızmak, tam insanca bir saçmalık.
Epikuros
Atina’daki bahçesinde korkulara karşı konuşmalar yapardı. Tanrılardan, ölümden, acıdan ve başarısızlıktan korkmaya karşı konuşmalar. Tanrıların bizimle ilgilendiğine inanmak tam bir saçmalıktır diyordu. O ölümsüzlükleriyle, o mükemmellikleriyle bize ödül ya da ceza verdikleri yok. Tanrılar korkulacak varlıklar değiller, çünkü biz ölümlüler, biz kusurlular onların ilgisizliklerinden başka bir şeyi hak etmiyoruz. Ölüm de korkulacak bir şey değildir, diyordu. Biz var olmayı sürdürdüğümüz müddetçe, ölüm diye bir şey yok; ölüm ortaya çıktığında da artık biz yokuz. Acıdan korkmak mı? En çok acı veren şey acıya karşı duyulan korkudur, ama acının kaybolmasından duyulan mutluluk kadar keyifli bir şey yoktur. Ya başarısızlıktan duyulan korkuya ne demeli? Hangi başarısızlık? Yeterli olanı az bulan kişi için hiçbir şey yeterli değildir, ama hangi şöhret bir akşamüzeri dostlarla sohbet etmenin zevkiyle kıyaslanabilir? Hangi güç bizi gereksinim kadar sevmeye, yemeye, içmeye itebilir? Yaşamın kaçınılmaz ölümlülüğünü mutluluğa çevirmeyi öneriyordu Epikuros.
Ütopya'da parlamento yok, politika yok, özel mülk yok, iş rekabeti yok, polis veya hapishane yok, deliler yok, sakatlar veya kusurlular yok, bunların hiçbiri yok çünkü Ütopya'nın okulları ve öğretmenleri var, olmaları gereken her şey olan öğretmenleri ve okulları. Politika, rekabet ve ticaret, acımasız bir toplumun yöntemleri. Bu tür yöntemler bin yıl önce ortadan kaldırıldı. Yetişkin Ütopyalıların ihtiyaç duyduğu bir devlet veya kanunlar yok çünkü ihtiyaç duydukları tüm kuralları ve kanunları gençliklerinde okulda öğreniyorlar. Bizim eğitim sistemimiz bizim devletimizdir.
Reklam
Seçkinler, zenginlerdi. İşçilerle çiftçiler, orta sınıfın parasal merdiveninde, inip çıkan, tırmanmaya çalışan kusurlular grubunu, başarısızlar ve proletaryasındaki değer ölçüleri de, tıpkı şirket yöneticilerinin ve sigorta prodüktörlerinin değer ölçülerinin aynıydı.
Sayfa 131 - E Yayınları – 9. Basım ~ Aralık 2007, İSTANBULKitabı okudu
"Doğrular ve yanlışlar, hatalılar, kusurlular, kusursuz ve eşsizler. Kime göre neye göre?"
Sayfa 108Kitabı okudu
41 öğeden 11 ile 20 arasındakiler gösteriliyor.