Oxford ve Cambridge
Bu üniversitelerde öğrenim gördükten sonra mezun olanlar ayrılırken anılarında güzel ağaçları, huzurlu bahçeleri ve sakin bir doğanın yalnızlığını da beraberlerinde götürüyorlar. Bizler ise üniversite yıllarımızı nasıl anımsıyoruz? Tozlu, tuhaf kokulu kütüphaneler ve sınıflar, içinde nefes alınamayacak gürültülü salonlar ve doğru dürüst yakınlaşamadığınız bir sürü insan...
Sayfa 91 - Everest Yayınları
Kütüphanelere sadece okumak için gidilmez. Gidip oturun, havasını teneffüs edin. İnsana esenlik verir kütüphaneler.
Reklam
Umut ve kütüphane
Umut tüylü bir şeyse, kütüphaneler kanat olmalı.
Sayfa 52 - Domingo Yayınları, 2020, çeviri: Şiirsel TaşKitabı okudu
Harf inkılabı
O orada fikretmeyedursun harf inkılabı geldi yetişti. Milletin asırlar içinde oluşan hafızası karardı; kitaplar, kütüphaneler, şerhler, haşiyeler, şiirler, sözler sükut etti. Okur-yazar olanlar bir gecede kara cahil oldu ve bu inkılap memlekete, millete pahalıya patladı.
Sayfa 112Kitabı okudu
Bağdat ve Basra, entelektüel hiziplerin birden çok tabanıyla beraber merkezi bir dikkat odağının yaratıcı kombinasyonunu sağlamıştır. Bu tabanlar, sarayın yanı sıra diğer aristokratik hamileri içermiştir; kütüphaneler oluşturan, yabancı metinleri çeviren ve ilgili Yunanca eğitimiyle birlikte tıbbın öğretildiği yardımsever hastaneleri ayakta tutan gruplar desteklenmiştir. “Kadim bilgi” tarafında, rakip mütercim grupları vardır: Bilgelik Evi’ndeki (Beytü’l-Hikme) Huneyn’in de aralarında yer aldığı Gundeşapur zinciri, Sabit ibn Kurra’nın ailesinin de aralarında yer aldığı Harran’dan yıldızperestler, Nasturi Hıristiyanlar, Sabiîler, Mecusiler ve Hindular, bu merkezde Müslüman himayesi altında buluşmuştur; ilk büyük Müslüman filozoflar el-Kindî ve Farabî, Bağdat’taki bu ağların merkezindedir. Basra, “İslami bilimler” cephesinde felsefi yaratıcılığın ilk merkezidir; Basra Camisi, Mutezileciler ve Eş’arîleri de kapsayan rasyonel teologların ortaya çıktığı yerdir ve Basra, gizli topluluk olan İhvân-ı Safâ’nın da merkezi olmuştur. Bu ağların, Bağdat’ta da Yunan falsafa yörüngesinde kolları vardır. İlk sufiler de dağınık gezginlerden oluşmalarına rağmen, en büyük etkilerini Bağdat’ta göstermiştir; Bağdat en ünlü ilk temsilcileri Bistâmî, Cüneyd ve Hallâc-ı Mansûr’a ev sahipliği yapmıştır.
Sayfa 607Kitabı okudu
Kendini yığın hâline getiren bir millet payidar olamaz. Tek kaygısı para olan bir yığın yaşayamaz. Düşünceyi küçümsüyoruz. Kitaba harcadığımız parayı, atlar için harcadığımızla kıyaslarsak, yerin dibine girmemiz gerekmez mi? Kitap sevene, kitap delisi diyoruz. Kimseye at delisi dediğimiz yok. Kitap yüzünden sefalete düşen görülmemiş. At uğruna iflas eden edene. İngiliz milletinin içkiye verdiği para, kitaba verdiğinin kaç misli, hiç düşündünüz mü? En güzel kitap bir kalkan balığı fiyatına. Alan nerede? Umumi kütüphaneler resmî ziyafetler kadar pahalıya mal olsa idi hükümetimizin daha çok iltifatına mazhar olurdu şüphesiz. Kitaplar bileziklerin onda biri kadar etse beyefendilerimizle hanımefendilerimiz arada bir okumak hevesine kapılırdı belki. Birçokları kitabı ucuz olduğu için almaz. Düşünmez ki kitabın tek değeri okunmasındadır. Bir değil birçok defalar okunmasında, çizilmesinde, tanınmasında.
Sayfa 111Kitabı okudu
Reklam
Bazı milletler, özellikle de Güneydoğu Asyalılar, eşitliğe daha az değer verir. Yine de milliyetçiliğin tarihi öz olarak dünya çapına eşitlik yürüyüşünün tarihidir: Eşitliğin bazı yerlerde kazanılırken başka yerlerde niye tökezlendiğinin tarihidir ve eşitliğin hayatlarımızı çok çeşitli pozitif ve negatif biçimlerde nasıl etkilediğinin ve insanlığın varoluşsal deneyimini nasıl değiştirdiğinin tarihidir. Bu tarihin ayrıntılarına, girdiği kılıkların tarifine kütüphaneler yetmez. İçinde milliyetçiliğin geliştiği her toplumun kendi milliyetçilik tarihi vardır ve aynı şekilde eşitsizliğin yerine eşitliğin nasıl geçtiğinin -ya da eşitliğin saldırılarına karşı koyduğunun- tarihi de toplumdan topluma değişir. Yine de eşitlik oldukça yeni bir değerdir; tarihsel zamana vurulduğunda, milliyetçiliğin tarihi gerçekten de kısadır.
Sayfa 19 - Alfa YayınlarıKitabı okudu
Bir şehir ne kadar büyük ve renkliyse, suçunuzu ve günahınızı gizleyeceğimiz o kadar çok köşesi, ne kadar kalabalıksa, suçunuzla aralarına karışabileceğimiz o kadar insanı var demektir. Şehirlerin zekâsı, barındırdığı âlimlerle, kütüphaneler, nakkaşlar, hattatlar ve medreselerle değil, karanlık sokaklarında binlerce yılda sinsice işlenmiş cinayetlerin çokluğuyla ölçülmeli.
YKY
Umumi kütüphaneler resmi ziyafetler kadar pahalıya mal olsa idi, hükümetimizin daha çok iltifatına mazhar olurdu şüphesiz. Kitaplar bileziklerinin onda biri kadar etse, beyefendilerimizle hanımefendilerimiz arada bir okuma hevesime kapılırdı belki. Birçokları kitabı ucuz olduğu için almaz. Düşünmez ki kitabın tek değeri okunmasındadır. Bir değil, birçok defalar okunmasında, çizilmesinde, tanınmasında
Bağdat Talanı
Bağdat, 10 Şubat 1258 de teslim oldu. Hülagû, halife ve ailesini esir alıp kalan askerleri öldürdü. Moğollar bir zamanların en muhteşem şehrin ihtişamını elinden aldılar. Saray,büyük cami ve halifelerin türbeleri yakılırken ünlü kütüphaneler talan edildi. Söylenenlere göre belgelerden ve kitaplardan akan mürekkep Dicle Nehri'ni siyaha boyamıştı. Sokağın birinde bulunan annesiz yeni doğmuş kırk bebek derhal katledilmişti. Katliamda en az 100.000 kişinin öldürüldügü söylenir.
1.000 öğeden 11 ile 20 arasındakiler gösteriliyor.