Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Nasıl Okuyalım?
İnsanoğlunun fıtratında iki uç, bir arada ve daima rekabet halindedir: İnsan hem sonu gelmez emeller ve hayaller peşindedir -irfan geleneğimizde buna “tûl-i emel” denir- hem de bir gününü bile tutarlı biçimde planlayamayacak kadar sabırsız ve aceleci bir varlıktır. İçindeki sonsuz istekler onu dünyada sürekli ve hırslı bir çaba içinde davranmaya
“Kütüphaneler fikirlerle -tüm silahların belki de en tehlikesi ve güçlüsüyle- doluydu.”
Reklam
Şehirlerin zekâsı, barındırdığı âlimlerle, kütüphaneler, nakkaşlar, hattatlar ve medreselerle değil, karanlık sokaklarında binlerce yılda sinsice işlenmiş cinayetlerin çokluğuyla ölçülmeli. Bu mantıkla İstanbul'un bütün cihanın en zeki şehri olduğundan hiç şüphem yok.
Hamam bedenin, kanalizasyon şehrin, kütüphaneler de ruhun kirini temizler.
Sık sık Fatih'in ünlü sözünü düşünüyorum. Bir şehir kurmanın olmazsa olmaz üç yapısı vardır: Kitaplık, kanalizasyon, hamam!
o kadar doğru ki...
Kütüphaneler hayatı boyunca onun tesellisi, en sevdiği yeri olmuştu. Her şeyden önce onu karşılayan kokuyu seviyordu. Eski kağıtların, ciltli kitapların ve antika kütüphanenin değerli kokusunu. Kendine özgü, rahatlatıcı bir kokuydu.
Reklam
Ne oldu? Nasıl oldu? Neden böyle oldu? Hani planlarımız vardı? Kim suçlu... gibi gibi soruların olasılıklarını düşünmek yerine peki aslında bütün olasılıklar ve yaşananlar şu anın olması için yaşandıysa? O zaman geçmişin tozlu sayfalarını aralamak yerine geleceğin kitapları için kütüphaneler inşa etmeye başlamak gerek.
G. Selim D.
G. Selim D.
Cemil Meriç üstadın tabiriyle tuğlaya döndü bütün kütüphaneler.
Sonuç olarak bu savaşlar hem toplumu geliştirip hem de gerileterek çelişik bir durum oluşturuyordu. Bilim adamları krallardan maddi yardım alarak yeni fikirler, yeni yaratılar meydana getiriyor; aynı bilim adamları yine bu savaşlarda hayatlarını kaybediyor, kütüphaneler yakılıyor, kültür ve bilimle ilgili kurumlar yerle bir ediliyordu.
1.000 öğeden 11 ile 20 arasındakiler gösteriliyor.