Kütüphanene Dön

Kütüphanene Dön
@kutuphanenedon
5 reader point
Joined on January 2021
158 syf.
·
Not rated
"Hesap Günü" bir uzun hikaye. Hikaye uzun, ama ömür kısa; hem de kaç yaşında son bulursa bulsun. Kafanda yapmayı planladıkların, yaptıkların, yapacakmış gibi olup bir türlü yapamadıkların. Neden söylüyorum bunları? Çünkü "Hesap Günü" bunlardan müteşekkil. Kitabı okuduktan sonra, Cemil Meriç'in "Mağaradakiler" kitabının girişinde yer alan Horatıus'a ait şu söz geldi aklıma; "Ne gülüyorsun? Anlattığım senin hikâyen." Paşazade Arif Bedir'in nezdinde; bizim, hepimizin hikâyesi Hesap Günü. Bedir Bey, cami avlusunda, kısa bir perdeden ibaret hayat sahnesinin son seyir makamı olan musalla taşındadır artık. Cenazesine gelenleri görmesiyle, onlarla geçmişe doğru bir yolculuk başlar. Musalla taşından konuşur Bedir Bey: "A, a! Paşa da gelmiş, hiç ummazdım doğrusu. Yanında Albay Şefik....Üniformalı iken nasıl bir rüzgar estirirlerdi bilseniz. Şimdi ikisi de emekli. Bir kasket, bir pardesü, kara gözlükler..." Cenaze, merasim için gelenlerle birlikte tam bir hesap gününe dönüşür; ahlaki erozyon, bürokrasi, siyaset, rüşvet, doğanın turizm nedeniyle yağmalanması, gençlerin psikolojik problemleri, dünya hırsı ve en nihayet ölüm. Her şey film şeridi gibi geçer Paşazadenin gözünün önünden. Yazar, Ankebut suresi 64. Ayetten hareketle; "Velhasıl dünya hayatı -İş- dediğimiz oyun ve eğlenceden ibarettir" diyerek kitabın içinde kitabı özetliyor, kitabı ya da hayatı da diyebiliriz. Hikâyenin sonuna doğru hâlâ cami avlusundayız, yazar son bir kez daha fısıldıyor kulağımıza: "Az önce orada biri vardı. Şimdi yok."
Hesap Günü
Hesap GünüMustafa Kutlu · Dergah Yayınları · 20151,743 okunma
Reklam
158 syf.
·
Not rated
Hesap Günü
Mustafa Kutlu
8.4/10 · 1,743 reads

Reader Follow Recommendations

See All
142 syf.
·
Not rated
Thomas More'un, beş asırlık eseri “Yok-ülke” anlamındaki "Ütopya", geçen zaman içerisinde kendini ispatladı, isminin hakkını verdi, vermeye de devam edecek. Zîra burası dünya, burada işlerin yolunda gitmeyeceği en başından belliydi. Ütopyalarımız bizi ideal olanın peşinden koştura dursun; Kabil'in, Habil'in kafasına vurduğu taş, o günden bugüne sayısız el değiştirdi ve değiştirmeye de devam edecek. Biz, Thomas More'un hayatından ne çıkarabiliriz ona bakalım: Thomas More, 6 Temmuz 1535’te “kötü bir amaç uğruna haince ve şeytanca davranmak“ suçuyla idama mahkum edildi. Kafası kesildi ve ibreti alem olsun diye Londra Köprüsü’den halka teşhir edildi. İdam edileceği kendine bildirildiğinde her zamanki güler yüzüyle şunları söyleyecekti; “Krala gönlüm borçlu kaldı. Bu berbat dünyanın acılarından beni böyle çabuk kurtarma yüceliği gösterdiği için.” Ardından More, bir şölene gider gibi giyindi. Celladı yanına geldiğinde ona bir altın lira hediye verdi. Cellat geleneklere uyarak diz çöküp onu bağışlamasını dileyince celladı ayağa kaldırıp öptü. Başını kütüğün üstüne koydu. Sakalını yana çekti. Son şakasını yaptı; “Ne de olsa sakalım vatana ihanet etmedi. O da ölüm cezasına çarptırılmasın.”
Utopia
UtopiaThomas More · Siyah Beyaz Yayınları · 020.6k okunma
104 syf.
·
Not rated
Yoksulluk İçimizde
"Yoksulluk İçimizde" araya dünyalık girmesiyle sekteye uğramış bir aşkın hikayesi gibi görünse de hakikatte kişinin aslına hicretini konu edinir. Evliliğe yaklaşmış olan Süheyla ve Engin, bir gün Engin’in zengin olmak arzusunun peşinden gitmesi üzerine ayrılırlar. Bu ayrılık Süheyla’yı derinden sarsar. Süheyla çalıştığı işten ayrılır.
Yoksulluk İçimizde
Yoksulluk İçimizdeMustafa Kutlu · Dergâh Yayınları · 202110.8k okunma
Reklam