Biliniyor
bizim mahsustan yaşadığımız
biliniyor
şarkıların sırası bizde
biliniyor
hayat bizden razıdır
biliniyor
otların sarardığı yerlerde güneş
kurşunun değdiği tende heves kalmıştır.
Bu kitabı okuduktan sonraki hissiyatınız hatırınızda mı? Kalbi titretir. Herkes bu kitapta kendinden muhakkak bir parça bulmuştur. Edebiyatseverleri kanatları altında birleştirir gibime gelmiştir hep. Okuduktan sonra bir süre yutkunamayabilirsiniz. Kitap elinizde kalır, belki öylece uzağa bakakalırsınız. Bir "iyi ki" daha edindirir insana.
Şeker PortakalıJosé Mauro de Vasconcelos · Can Yayınları · 2022231.2k okunma
Bir tesadüf üzerine okuduğum harika kitaptır. Kemal Tahir, bambaşka bir dünya. Derin ve yoğun bir anlatıcı, öykülerinin de aşağı kalır yanı yok. Kitaplığımda gözüm çarptı bugün. Savaş dönemini anlatıyor Kemal Tahir, alışılagelmiş anlatıların dışında, sizi içine çeken bir yapıt. Beğeneceksiniz.
Çocukluğumda böyle değildi bu köy; aslına bakarsanız kışları pek çıkmazdık. Ama böylesini yeğliyordum. Her şeyin mutlu günlerimdeki gibi olmasına, ama yalnızca o mutluluğun artık ortalarda olmamasına, daha zor katlanırdım.
Hadi sen git yağmur bastırmadan ben sonra gelirim
O kitap vardı ya verdiğin (roman) yakıp savurmuşlar
Hadi sen git beni yalnız bırak bu akşam iyi değilim
Uzunca bir müddet geçti gençliğinizin üzerinden. Hayatınızdan çıkardığınız bazı şeyler size eskisi kadar hüzün vermiyor. Kanıksadınız. Yaralarınızın üzerine yamalı peçeleri sarmayı handikap olarak görmüyorsunuz artık. Oysa hep gül kokan bir mendille ovalansın isterdiniz. Sevdikleriniz acınızı görmediğinde içinizden bir şeyler kopardı, gözünüzden hüzün okunurdu. Sahi aynaya bakınca gözünüzün ferini fark edebiliyor musunuz artık? O çakmak çakmak bakan gözlerin yorgun bakışlarına da alıştınız. Sevdikleriniz sizi görmese de sorun olmuyor artık ya da siz belki eskisi kadar sevmiyorsunuz. Hayır, bunu siz kendinizi suçlayın diye söylemedim. Bilakis belki hep taviz verdiğiniz sözde sevgilerden sıyırdınız ruhunuzu. İyi de yaptınız. Velhasıl zaman geçti gitti. Sizden bir şeyler aldı, size bir şeyler verdi. Tuzunu aldınız, yaranıza bastınız. Yine de siz böyle olsun istemediniz. Olsun. Zaman ve tuzun kadim dostluğu bizim dostluklarımıza benzemiyor. Onlar önce ve sonra, eskide ve yenide, varlıkta ve yoklukta hep bir arada, vefayla karışık acıyla bizi bekler dururlar.
Durup dururken içimde bir şeyler kopup tıkıyor boğazımı,
Durup dururken sıçrayıp kalkıyorum yarıda bırakıp yazımı,
Durup dururken rüya görüyorum bir otelde, holde, ayakta,
Durup dururken çarpıyor alnıma kaldırımdaki ağaç,
Durup dururken bir kurt uluyor aya karşı bahtsız, öfkeli, aç,
Durup dururken yıldızlar inip sallanıyor bir bahçede, salıncakta,
Durup dururken mezardaki halim geçiyor aklımdan,
Durup dururken kafamda bir güneşli duman,
Durup dururken hiç bitmeyecekmiş gibi bağlanıyorum başladığım güne,
Ve her seferinde sen çıkıyorsun suyun yüzüne...