Şeytanın gücü kendinden değildir. İnsandan daha kuvvetli de değildir. Onun gücü, insanın kuvvetini kullanmasında gizlidir. İnsanın bedenine, fikrine girdi mi artık onu esir alır ve bir kukla gibi hareket ettirir. İnsanoğlunun şuuru kaybolur adeta.
Acıları tatlı eden bir güzel çocuk, nasıl oldu da abilerinin yüreğine bir tatlılık, hoş bir serinlik katamamıştı?
Bütün sebepler, imkanlar sükût edip sussa da O, kulunu imdatsız mı bırakacaktı ?
Bırakmazdı elbet. Bırakmadı da ..
-
Beni dibine çeker misin kuyu!
"Bir teslimiyet vardı Yusuf'ta. Bu teslimiyet abilere değildi elbet!
Onun teslimiyeti Rabbineydi.
Onun teslimiyeti Allah'aydı.
Onun teslimiyeti kadereydi."
Bütün kölelerin dillerinde tek bir dua vardı (artık neye ve kime inanıyorlarsa ona ettikleri) aslında tekrar tekrar okunan:
"Tanrım, sahibimi merhametli kıl!"
Her gelen benden bir parça alır da gider.
Dönüp de bakmaz ardına.
Olsun, umursamıyorum...
Birini bekliyorum ben.
Karanlığımı aydınlatacak olanı.
Güneşimi, ziyamı, nurumu...
Birini bekliyorum ben.
Biri dediğime bakmayın, var olma sebebimi bekliyorum hakikatte.
İbrahim torunu, Yakup oğlunu...
Yusuf'u.
"Ben bıçak.
Züleyha'nın sipariş ettiği bıçak.
Yusuf'u görünce ellerini doğrayan Mısır'ın soylu kadınlarının elindeki bıçak.
Züleyha'nın;
İste beni kınadığınız adam! dediğinde elleri kana bulayan bıçak."
Ne büyük nimetmiş özgür olmak.
Şimdi daha iyi anlıyordu Yusuf.
Hürriyet ne demek? Özgürlük ne demek?
Hür olmak, dur durak bilmeden, soluksuz kalıncaya kadar koşmak ne demek? İstemek ne demek? İstediğini yapabilmek, istemediğini yapmamak özgürlüğüne sahip olmak ne demek?
Hürriyeti elinden gidince, Mısır'ın köle pazarında kölelerin arasında bulununca kendini daha iyi anlıyordu Yusuf.
Ben Kenan'da bir kuyu..
Birini bekliyorum ben.
Karanlığımı aydınlatacak olanı.
Güneşimi, ziyamı, nurumu...
Birini bekliyorum ben.
Birini dediğime bakmayın, var olma sebebimi bekliyorum hakikatte.
İbrahim torunu, Yakup oğlunu..
Yusuf'u.