Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

E F T E L Y A ...

Yıllarca yaşamış biri için kapı bellidir. Ev belli, bahçe belli, gökyüzü ve deniz bellidir, geceleyin gökyüzünde asılı olan ve çatıların üzerinde parlayan ay bile bellidir. Dünya varlığını dile getirir, fakat kulak asmayız, artık onunla bir olmadığımız, onu kendi parçamız gibi görmediğimizden sanki kayıp gider ellerimizden. Kapıyı açarız, fakat bu artık anlamsızdır, önemsizdir, bir odadan öbürüne girmek için yaptığımız bir şey olmanın ötesine geçmez.
Reklam
Ah doğru söze ne denir...
Batı kültürlerinde ölümün rengi gece ve hiçlikle ilişkilendirilen siyahtır; öte yandan kırmızı yaşamın ve aşkın rengidir. Başka bir gençle göz göze gelince kafası karışan bir gencin yanaklarına kan yayılmasından daha güzeline az rastlanır.
Doğrusu tüm gerçeklik bana yabancı, fakat ne zaman ona değsem hoşuma gidiyor. Dünyada bulunma ve onun bir parçası olma duygusu. Bir şeye dokununca gerçekten bir şeye dokunduğunu anlamak. Yalnızca görmek, yalnızca düşünmek değil, kavramak.

Okur Takip Önerileri

Tümünü Gör
Hasret Vuslattan daha güçlü...
Yalnızca elimizden kayıp gidenler, asla söze dökülmeyenler, düşünülemeyenler büsbütün var oluyor. Yakınlığın bedeli görememek. Orada olduğunu anlamamak. Derken bitiyor ve görünür oluyor.
Sayfa 114Kitabı okudu
Büsbütün güven jestiyle bebeğin başı göğsüne yaslanan yetişkinin içini dolduran duygular karşı konulmaz iyiliktedir. Niye mi? Bence bizi savunmasız bırakan bebeğin çaresizliği değil bizim canevimizden vuran masumiyetidir. Çünkü dünyanın ne çok acıya yol açacağını biliriz, yaşamın ne kadar karmaşık ve güç olacağını, çocuğun dolu dolu bir yaşamın beraberinde getirdiği sosyal çevrenin girift etkileşimlerinde iyi ya da kötü bir dizi savunma mekanizması, kaçınma stratejisi ve kendini koruma yöntemleri geliştireceğini biliriz. Bunların hiçbiri bebekte yoktur, gözlerinde parlayan neşe büsbütün saftır ve başını dayadığı yetişkin bedeninsahip olduğu en güvenli yerdir şimdilik.
Sayfa 128Kitabı okudu
Reklam
Madam bovary dünyanın en büyük romanı, bundan hiç kuşkum yok, ondan önce ve sonra hiçbir romanın ona erişmenin yakınına bile gelemeyeceği bir keskinliği, fiziksel alan ve maddeselliğe dair berrak bir duygusu var. Flaubert'in cümleleri, uzun zamandır dünyayı ardından görmeye alıştığımız duman ve kir kaplı pencereyi silen bez gibi. Ve böylelikle dünyanın tekrardan ışıldadığını hissediyorsunuz.
Sayfa 178Kitabı okudu
Zaman bir uzaklıktır ve askıya alındığında artık dünyada olmayı bırakıp onun bir parçası hâline geliriz.
Sayfa 221Kitabı okudu
Beklenmedik ve tam anlamıyla akıl almaz bir biçimde gözü korkan bir insanın, en temel ihtiyacının bile sarsılması az rastlanan bir şey değildir. Tuhaf ama adeta adaletin ve sağ duyunun tamamıyla öbür tarafın lehine işlediğinden kuşkulanmaya başlar. Dolayısıyla, yanında konuyla ilgisiz insanlar varsa, kendi bocalayan zihnine destek olsunlar diye onlardan medet umar.
(...) ah mutluluk ışığa yaklaşır biz de herkesin neşeli olduğunu düşünürüz, dedim; oysa ıstırap derinde saklanır biz de ıstırap yok sanırız.
Onun bedenine yardım edebilirdim; ama ona acı veren bedeni değildi; acı çeken ruhuydu, ve ben onun ruhuna ulaşamazdım.
Reklam
Demek ki, daha iyi bir neden bulunamıyorsa, özellikle öfkesi burnunda kişilerde, kişisel çıkar herkesi iyilikseverliğe ve hayırseverliğe yönlendirmelidir.
"Ah, anlıyorum. Asla yazmadığın kitapları nasıl yazılacağı hakkında yazıyorsun ve asla yazamayacak birileri bunları satın alıyor."
Sayfa 161Kitabı okudu
Aile önemlidir. Bütün bunların başlangıcında Sofia'nın bana bunu söylediğini hatırlamıştım. Aile, damarlarında kimin kanını dolaştığı değil, o kanı kimin için döktüğündür.
Sayfa 399Kitabı okudu
"Aşkın insanı değiştiren bir duygu olduğu tartışmaya kapalı. Tıpkı anne olduğunda olgunlaşan ruhun gibi aşkın da insan üzerindeki etkisi bu. Yaşamaktan tat alıyor, her şeyi sorun etmiyor."
1.777 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.