Raskolnikov, ölçülü adımlarla rahat rahat yürüyen, yüklü halleri yüksüz hallerinden âdeta daha iyiymiş gibi, kendini zorlamadan dağ gibi yükleri çeken, bu uzun yeleli, kalın bacaklı güçlü atları seyretmekten hep hoşlanırdı. Ama şimdi, tuhaf değil mi, bu kocaman arabaya, çelimsiz, halsiz, lagar, demirkırı, zavallı bir köylü beygiri koşulmuştu.