Nehir kıyısında bir korkuluğum ben: Tutunsun bana tutunabilen! Lakin koltuk değneğiniz değilim sizin.
“Ucuz adamların dostluğu ikindi güneşine benzer, hoşluk verir belki lâkin tez tükenir, akşam karanlığını da tez getirir"
Sayfa 49Kitabı okudu
Tabiatın içinde, bağda bahçede görmüşsündür.. çilek çilekliğiyle güzeldir erik erikliğiyle dut dutluğuyla. Çileği çilekliğiyle, eriği erikliğiyle, ak dutu kara dutu
kendi görünümlerinde bir güzel çini kâseye diziver ne hoş bır renkler ve tadlar albenisi oluştururlar. Görünüşün uyumuna bakar kalmaz mısın? Say ki dünya, bu dünya bir çini kâsedir; topluca güzelliği oluşturan uyum, yetmişiki millettir.. yetmişiki milletin dünya üzerinde hoşça, güzelce bir uyumda bir arada yaşaması insana haz vermez mi? Lâkin çilek ayrı tadta ayrı renktedir; çilekliğince yaşar 0.. erik erikliği dut dutluğu ile; ne çilek dutu yok eder, ne dut eriği! Bütünün gücüdür bu, hoşluğun gücüdür”
Sayfa 23Kitabı okudu
Hidrojen
Hidrojen; renksiz, kokusuz, tatsız ve saydam bir yapı sergiler. Periyodik tabloda "H" sembolü ile ifade edilir ve doğadaki en hafif elementtir. Atom sayısı 1 olup, evrenin kütlesinin yüzde 75'ini oluşturur ve evrende en çok bulunan elementtir. Lakin yeryüzünde serbest hâlde çok az bulunur. Enerji olarak kullanılabilmesi için üretilmesi ve depolanması lazımdır. Sudan elde edilerek, kullanımı sonucu tekrar suya dönüşüm özelliği ile hidrojen, "yenilenebilir enerji” kaynağıdır.
ERMEYEN ERDİREMEZ!..
Şeyh Abdülgafur Efendi: "İrşad vazifesi ile mükellef olan bir kimse, müridlerinin bütün meselelerini hâlledecek, fetvalarını verecektir. Onları sadece teselli etmekle kalmayıp, her hususta tenvir ve irşad eyleyecektir. Lâkin mürşid cahil olursa, bir derdini bin eyler! Çünkü mürid ona, bütün ruhu ile teslim olmuştur. Hülâsa, bilmeyen öğretemez, ermeyen erdiremez..."
Sayfa 79 - III. Kısım, Medine-i Münevvere -Nurlu Belde'de Elli Yıl-, Seyyid Hasan Fehim Arvasî Efendi ile Şeyh Abdülgafur Efendi'yi ziyarette yapılan sohbetten, Kaynak YayınlarıKitabı okudu
Tartışma sonunda içlerinde birbirlerini öldürürler
... lakin bir kez zarar gördüklerinde karşısındakini mi, yoksa kendini mi öldürse diye düşünmekten deliye dönerler. Bu yüzden tartışmaktan nefret ederler.
