sarılıp yatmak mümkün değil bende senden kalan hayale
halbuki sen orda şehrimde gerçekten varsın etinle kemiğinle
ve balından mahrum edildiğim kırmızı ağzın kocaman gözlerin
gerçekten var
ve asi bir su gibi teslim oluşun ve beyazlığın ki dokunamıyorum bile
çarşambayı sel alır
bir yâr sever
el alır
kanadı kırılır
çöllerde kalır
ölmeden mezara koyarlar onu
Reader Follow Recommendations
hiçbir şey gidermez iç sıkıntımı
memleketimin şarkıları ve tütünü gibi
sanki gidenler hiçbir zaman
hiçbir menzile erişmeyecekti
bir kitap düştü yere
kapandı bir pencere
ayrıldılar
sen kendi sesinle kül olursun ey!
kerem
gibi
yana
yana
toprak bakır
gök bakır
haykır güneşi içenlerin türküsünü
hay-kır
haykıralım
akın var
güneşe akın
güneşi zaptedeceğiz
güneşin zaptı yakın
acı ve şaşkınlık, dayanıklılık sınırını aşınca, bitkinlik ve uyuşukluk dönemleri başlar, her şeyin seyreldiği, kişinin olanları kavradığı, iyice anladığı yanılsamalarına kapıldığı dönemler.
her şeyde bir tuhaflık vardı, bir sessizlik, bir anlaşmazlıktır gidiyordu.
bir tembellik duygusu, derin bir boşluk vardı içinde; yine de açıklanamaz bir coşku duyuyordu.