Erdem doğası bakımından zayıf, iradesi bakımından güçlü bir insana vergidir. Doğru insanın meziyeti bunda toplanır. Tanrı'ya iyi diyoruz, ama erdemli demiyoruz, çünkü onun iyilik yapmak için güce gereksinimi yoktur.
“Hala geçerliliğini koruyan Musa’nın kanunu, Muhammet’in yaptığı bin yıldan fazla süredir dünyanın yarısını yöneten kanunları, bu kanunları ortaya koyanların öyle sıradan insanlar olmadığını gösteriyor.”
Kendimizi çocukların yerine koymayı hiçbir zaman bilmiyor, onların düşüncelerine girmiyor, onlara kendi düşüncelerimizi ödünç olarak veriyor ve her zaman kendi uslamlamalarımıza göre, gerçekler diye onların aklına yalnızca saçmalıklar ve yanlışlar yığıyoruz.
İnsanlar karınca gibi üst üste yığılması için değil, işlemek zorunda oldukları toprağa dağılmak için yaratılmışlardır; ne kadar çok bir araya gelirlerse, o ölçüde kokuşurlar.
"Olduğun gibi kalmak mı, yoksa onlar gibi olmak mı, onların bildiklerini bilmek mi, yoksa hiçbir şey bilmediğini bilmek mi istersin? " Kendime ve Tanrıya verdiğim cevap şu oldu: 'Olduğum gibi kalmak isterim.'
Şiddet hiçbir zaman iyi sonuç vermemiştir arkadaşlar, dünyayı bir günde yıkıp yeni baştan yapamazsınız. Bir günde her şeyi değiştireceklerini söyleyenler ya şarlatan ya da alçaktırlar!
Gözler ki birer parçasıdır senden İlâhın,
Gözler ki senin en kötü zulmün ve silahın,
Vur şanlı silahınla, gönül mülkü düzelsin;
Sen öldürüyorken de, vururken de güzelsin!
Toprak!... Bizim toprağımız!... Bizim toprağımız nedir? Edirne'den Sarıkamış'a kadar uzanan yer mi? Hayır... Türk sesinin geldiği, Türk yüreğinin çarptığı her yer bizim toprağımızdır...