Johan Ot'un talihi çok kötü. Yaşamında, aslında sadece hayatta kalmaya çalışıyor. Ama başına gelmeyen kalmıyor. Üzerinde lanet mi var? Yoksa çokça duymaya alışık olduğumuz ortaçağda ki büyü bahsi doğru mu? Ot'un içine sürüklendiği olaylar, onu kötü şeyler yapmaya sürüklüyor. Ne kadar yapmak istemese de, yapmak zorunda kaldığı şeyler:
_Lord Byron_
_Ey güzel okur! Bir kez burnunu uzattığın bu sayfaların içinden bir daha çıkamayacağına ant içerim!
_Tabuttaki ceset gibi yalnızdım. Yalnızdım bir bulut gibi. Yalnızlık dediğim haremindeki sultanınkidir. Mağarasındaki bir münzevinin değil. Hava saydam, gök mavi ve toprak kıvançlıyken, görünmekten hoşlanmayan, çatık kaşlı bulut gibi
“Kim güvenir, kim güvenebilir de kendine
Vicdan rahatlığıyla çıkıp ortaya:
Şu adam bir dalkavuktur diyebilir;
Bir teki dalkavuksa hepsi de öyledir insanların.
Çünkü talih merdiveninin tüm basamaklarında
Bir alttaki bir üsttekine yaltaklanır.
Bilgili kafa altını bol kafasıza boyun eğer.
Çapraşıktır her şey,
Dosdoğru hiçbir yanı yoktur lanetli hamurumuzun
Düpedüz kalleşlikten başka. Cehennemin dibine öyleyse
Bütün o ziyafetler, toplantılar, insan sürüleri
Benzerlerini de, kendini de aşağılık görüyor Timon!
Yerin dibine batsın insanlık!”
talih merdivenin bütün basamaklarında
bir alttaki bir üsttekine yaltaklanır
bilgili kafa altını bol kafasıza boyun eğer
çapraşıktır her şey
dosdoğru hiçbir yanı yoktur lanetli hamurumuzun