Yılların eskitemediği trajik bir aşk hikâyesi…
Kitap boyunca ‘’Böylesi mutlak aşk mıdır yoksa takıntı mı?’’ sorusunu düşündürmesine karşın, ben hayatında bir kez bile olsun platonik aşk yaşadıysanız bunun takıntı olmadığını düşüneceğinden kuşkum yoktur. Zira, insanın içini kemiren lakin bir türlü de söylemeye cesaret ettirmeyen bir eziyettir. Hayatında bir kez söylemeden de o cesarete erişemezsin zaten. Ve burada kızın söyleyememesinin asıl sebebinin sürekli bir umut içerisinde olmasıdır. İmkansızlığın farkında olmasına karşın R. nin onu hatırlamasını istemektedir. R. nin en az bir kere ilgisini yönelttiği diğer kadınlardan farklı olmak istemektedir. Herkes kızı beğense de umrunda olan tek şey R. nin onu beğenmesidir. Ve umutsuzluk bir vazgeçiştir. İlk defa doğum gününde beyaz güllerle süslenen vazo boş kaldığında adamın içindeki titreme, bir yandan da anlamlandırmama…
Çok üzücü ve muhteşem bir eserdi.