Kitapta iki ana karakter var. Biri 14 biri 16 yaşında. Bu çocukların ilginç hastalıkları var ve bu hastalıklardan dolayı bir araya gelmeleri pek mümkün değil.
Kitap bu iki karakterin mektuplaşmalarından ibaret. Okuduğum yorumlar olumlu yöndeydi ama maalesef kitap bana hitap etmedi.
Aslında sizi bildiğiniz üzecek bir konusu var. Yalnız anlatımdan kaynaklanan sıkıntı, yazılan mektupların gerçekçiliğini almış götürmüş. Mektup okuyor gibi hissetmemi engelledi bu durum.
Bir zamanlar büyük beyaz bir ev vardı,
biz bu büyük beyaz eve gittik,
evde bir sürü küçük, miniminnacık çocuk vardı,
ev büyüktü, büyük evin içine girdik,
içeride bir sürü çocuk vardı...
Günün üçüncü kitabı da bitti
Su gibi akıcı kitaplar arkadaş hasta yatağımda okumak harika oldu seriyi sevdim kesinlikle yavaş yavaş özlü özlü devam eden bir kitaptı
İki düşman ailenin muhteşem çocukları oğlumuz devon kızımız leah
Kızımızı gördüğü an hersey değişiyor devon için
Ama bilmediği onun ailesinin katilinin kızı olduğu ama öğrendiğinde önüne hiç bir şey geçmiyor çünkü Leah gerçek olmadığını söylüyor zaten devon için onu gördüğü an hissettiği elektrik öne çıkıyor fakat hersey istedikleri gibi gitmiyor
Yıllar sonra leahı gördüğünde eskiye gidiyor devon ama bir fark var kız ...
Kitap su gibi aktı gitti devon a öyle acidım ki ah yazık gerçekten özelikle bir kaç yerde yüreğime dokundu satırlar
Gerçekten hoş ve sıcacık hikayesi var beğendim hoş ve anlamlı bir kitaptı
Hırsız "Love Me With lies" serisinin son kitabı birinci seri fırsatçı Olivia tarafından anlatılıyordu okuduğum da çok sevmiştim ikinci seri tehlikeli kızıl leah tarafından anlatılıyor du kadını sevmemiştim son kitabıda iki kadınında sevdiği adam Caleb tarafından anlatılıyor en sevdiğim seri hırsız serisi oldu bu seriyi bir senedir bekledim ve çok etkilendim çok güzeldi bu tarz birşeyler arıyorsanız kaçırmayın etkileneceksiniz.
Öncelikle çok güzel bir kitaptı. Elimden bırakasım gelmedi resmen. Konunun ilerleyişi beni alıp götürdü ve geçmişte ne oldu, günümüzde ne olacak diye merak ederek sayfaları çevirdim. Kitap, geçmiş ve günümüz şeklinde ilerliyordu.
Bir kadının ince zekâsını ve gerçekten istediği bir şey olduğunda, onu elde edebilmek için ne kadar ileri gidebileceğini okuyoruz bu kitapta. Aşk, güzel şey ama kişi hırsına söz geçiremiyorsa sonuçları sadece kendine zarar vermeyecektir. Geçmişteki bir şeyler yüzünden hasarlı olan tarafımızın ileride kendimize ve etrafımızdakilere ne derece zararlar verebileceğini tekrar gördüm bu kitap sayesinde, yani bir nevi psikolojik tarafı da vardı. Yanlışın yanlışı, yalanında yalanı doğurduğu yadsınamazdı ve bu öyle güzel işlenmişti ki, diyorum ya çok iyidi!
Severken ayrı kalma durumları, başka insanların araya sokulması falan bana saçma geliyor; bu kitapta tek kızdığım nokta buydu. Sonu ise gerçekten beklemediğim bir durumdu ve serinin diğer kitaplarını okumak için sabırsızlanıyorum.
Kitabın konusu: Olivia Kaspen, eski sevgilisi ve farkında olmadan hâlâ aşkını kalbinde taşıdığı Caleb Drake'i şans eseri bir dükkanda görür ve Caleb Drake ile konuşur; hafızasını kaybettiğini öğrenmesi ile yalanlarla tekrardan Caleb'in hayatına dahil olan Olivia, bunu ne kadar devam ettirebilecektir?
Caleb'in kız arkadaşı Leah Smith'in kurnazlığı ile yalanlarından kaçan Olivia ne kadar daha bir şeylerden kaçabilecektir?
Geçen sürenin sonunda her şeyin değişmesi ile Olivia'nın düşüncelerinde dönüm noktası artık gerçeklerdir...
Öncelikle kitaba başladığımda, bu kitabın Caleb Drake'nin karısı Leah Smith'in ağzından anlatıldığını gördüm ve bu pek hoşuma gitmedi. İlerledikçe -hâlâ daha hoşuma gitmesede- aslında bir bakıma onun ağzından anlatılmasının iyi olduğuna karar verdim; çünkü birinin yaşadıklarını ve şu anki olduğu kişiyi anlamak için o kişinin bakış açısından
İlk olarak bu kitap da yine geçmiş ve günümüz olarak ilerliyor; bu sefer Caleb'in anlatımıyla. Ve şimdi de Caleb sevdiği kadın için mücadele veriyor. Serisinin bu kitabı beni biraz sıktı açıkcası; çünkü geçmiş kısımları bir de Caleb'in anlatımı ile okumak "yeter" dedirtti. Tamam, Caleb'in bakış açısı ile okumak bir bakıma iyidi ama artık
"Buraya neden yalnız geldiğimi sordun."
Ona baktım.Doğrudan önüne bakıyordu.
"Her gece ışıkları görüyorum.Tüm dünya mutlu olmanın sırrını bulmuş da kimse benimle paylaşmıyormuş gibi geliyor.""
Yüzünde, karşısında duran üzgün kızın adını söylemek istediği aynı acı dolu duraksama belirdi.İsmimizi duyunca sakinleşmemiz ne ilginç.Tamam, Maise.Kendin ol.Artık her kimsen.