Lectore

Müctehid Psikolojisinin Nasların Fıkhi
Yorumuna Dinî Açıdan Etkisi a) Müctehidin İnanç Durumu Müctehidin Müslüman olması şarttır. Bu nedenle kâfirin ictihadı geçersizdir. Çünkü İslam’ın temel kaynakları Diğer yandan, Müslüman olmayan bir fıkıh araştırmacısı, nasların ilahi kaynağını kabul etmediği için bu metinleri hiçbir zaman içselleştirip samimi yorumlara ulaşamaz.15 İlginçtir ki dilimizde “Yasada veya örf ve âdet hukukunda uygulanacak kuralın açıkça ve tereddütsüz olarak bulunmadığı konularda, yargıcın veya hukukçunun düşüncelerinden doğan sonuç” olarak tanımlanan ictihada genel hukuki bir anlam verilmişken; “Bir konuda ayet ve hadislere dayanarak yargıya varan, karar veren din düşünürü” şeklinde tarif edilen müctehid kelimesine ise sadece dinî bir mana yüklenmiştir. Ayrıca müctehidlerin, “Âlimler, peygamberlerin vârisleridir.” hadisinde ifade edilen âlim kavramının kapsamında olduğu açıktır. Dolayısıyla Müslüman olmayan kişilerin ictihadının kabul edilmesi, onların bir yönüyle Hz. Peygamber’e (sav) vâris oldukları yanlış sonucunu doğurur. Müctehid hakkında derin kelâm bilgisinin yerine kişiyi Müslüman kılmaya yetecek ölçüde kesin inancın şart koşulması, akaid konularında mukallid olmanın ictihada engel görülmemesi, müctehidin bid’atçı olmaması,sağlam itikad sahibi olması beklentisiyle de ilintili bir husustur.olan Kitap ve Sünnet’e ait metinlerden hüküm çıkarmak, dinî bir sonuç ortaya koymaktır. Nitekim bu çaba, sevap kazandırıcı bir amel yani ibadet olarak kabul edilmiştir.Müslüman olmayanların ibadetleri ise geçersizdir.
Lectore okurunun profil resmi
b: Müctehidin ibadet durumu Adalet, ictihadın oluşumu için şart değildir. Fakat müctehidin fetvasının kabulü için şarttır. Çünkü fâsıkların naslar hakkındaki bildirimlerini kabul etmemek gerekir. Dolayısıyla adalet şartını taşımayan kişi ictihad ederse kendisi bununla amel etmek zorundadır. Fakat başkaları için gerekmez
Reklam
1. Şīʿa’da Mevḍūʿāt Eserlerinin Telifinin Gecikme Sebepleri İmamların kendileri adına hadis uyduran kimselere karşı uyarılarını ve başta İbnu’l-Ġaḍāʾirī (ö.410/1020) olmak üzere ilk dönemlerden itibaren Şīʿī alimlerce hadis uyduran kimselere karşı yürütülen cerḥ faaliyetlerini, Şīʿa tarafından uydurma hadislere karşı tarih boyunca ortaya
Lectore okurunun profil resmi
Sunnī kaynaklı ilk tedvīn faaliyetleri de el-Ḥasenī’ye göre uydurma rivayetlerin yerinin sağlamlaştırılmasına zemin hazırlamıştır. Zira ilk dönemde tedvīnle görevlendirilen İbn Şihāb ez-Zuhrī (ö.124/742) ve Ebū Bekr b. Ḥazm (ö.120/738 [?]) gibi kimseler Emevīlere yakınlığıyla bilinen ulema arasındadır. İdarecilerin ise en yakınındaki kimseleri, kendi icraatlarını onaylayan kimseler arasından seçeceği açıktır.
Geri126
131 öğeden 131 ile 131 arasındakiler gösteriliyor.