Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Gamze

Gamze
@legolaswdp
Görsel sanatlar
Sirius
7 okur puanı
Eylül 2018 tarihinde katıldı
Sabitlenmiş gönderi
Kendini beğenmesi değildi onu aynaya çeken şey; kendi ''ben''ini görmekten duyduğu şaşkınlıktı. Bedendeki işleyişleri kaydeden alet tablosuna baktığını unuturdu; yüzünün çizgilerinden ruhunun sızıp çıktığını gördüğünü sanırdı. Burnun akciğerlere oksijen götüren bir hortum ağzından başka bir şey olmadığını unuturdu; kendi doğasının gerçek bir dışavurumu olarak görürdü onu.
Reklam
‘’Bin kişi uydurma bir hikayeye bir ay inanırsa bu yalan haber sayılıyor.Bir milyar kişi böyle bir şeye bin yıl inanırsa bunun adı din oluyor ‘’
“Sırf ‘’Tanrı öyle dedi’’ diye öldürmekten sakınan insanların oldukça rahatsız edici ve tehlikeli bir tarafı vardır. Bu insanları merhamet değil itaat yönlendirir.”

Okur Takip Önerileri

Tümünü Gör
Kayboluşların pek çoğu aslında intihardı.Ama ateşli silahların ya da hızlı ve etkili zehirlerin kesinlikle bulunamadığı bir dünyada kendini öldürmek umarsız bir cesaret gerektiriyordu. Acı ve korkunun biyolojik gereksizliğini, tam da özel bir çabanın gerektiği anda donup eylemsizliğe düşen insan bedeninin hainliğini düşündü biraz da şaşkınlıkla . Ancak yeterince hızlı hareket etseydi kara saçlı kızı susturabilirdi, ama tam da tehlikenin aşırılığı yüzünden eyleme geçme gücünü kaybetmişti. Kriz anlarında insanın asla dışsal bir düşmanla değil, daima kendi bedeniyle mücadele ettiğini anladı.
Bir hamam böceği öldürürsen kahraman, bir kelebeği öldürürsen şeytansın. Ahlakın estetik standartları vardır.
Reklam
Ona Hektor adını veren babası, bu ismin başka bir kültürden geldiğinin farkında olmadan, hatta nereden duymuş olduğunu bile bilmeden, kulağına hoş geldiği için seçmişti. İlkokuldayken çocuklar ona isminden ötürü takıldıklarında küser, içine kapanırdı. Alayların nedenini sessizce anlamaya çalışırken Hektor'un köpeklere de verilen bir ad olduğunu öğrenip ailesine için için hınç duymuş, ama evinin dışında Hayrullah adıyla kabul edilebilmek için gösterdiği çabalar sonuç vermemişti. Sonradan, Hektor'un mitolojide '' zayıfın koruyucusu '' olarak tanımlandığını öğrendiği delikanlılık çağında, adıyla ilişkisi beklenmedik bir dönüşümden geçerek hızla değer kazanmıştı. Daha sonraları, aydın kimliği edindiğinde, içki sofralarında Hektor'un, Truva kralı Priam'ın Frigya kralı Dimas'ın kızı olan kraliçesinden doğma oğlu olduğunu anlatıp durmuştu. Boşalan kadeh sayısı arttığında bazen daha da öteye gider, Homer'in Hektor'dan Truva ordusunun başkomutanı ve Apollon'un gözdesi olarak söz ettiğini, üstelik Homer'den sonraki yazarların Hektor'un aslında Apollon'un oğlu olduğunu bile yazmış olduklarını eklerdi. Köpek adından bir Grek tanrısının oğlunun adına yükselişin, çaba gösterilmeden kazanılmış zaferini yaşayarak.
Belki de insanın kendi yüzünü anlaması imkansızdır. Belki de bunun nedeni yalnız yaşamamdır. Topluluk içinde yaşayanlar kendilerini aynalarda, arkadaşlarına nasıl görünüyorlarsa öyle görmeyi öğrenmişlerdir. Benim arkadaşım yok. Tenimin böyle çıplak olması acaba bu yüzden mi? Buna insansız... evet insansız doğa denebilir.
'' İnsanlar baştan beri yeni şehirlerini hep yıkılmış eski şehirlerin üzerine kuruyor. O yüzden en modern yapının bile hücrelerinde yıkılmış eski bir yapının izi var. Yara gibi. İnsan, o yaraların ıslaklığında yaşayan parazittir.''
Ve ölüyor kent Sayısız ölülerle. Acıyan yok Serilip yatanlara, Birbirine ölüm saçanlara. Kadınlar, Ak saçlı analar Üşüşüyorlar Her yandan Tapınaklara; Yalvara yakara, Ağlaya sızlaya, Döküyor acılarını, Ve yükseliyor işte Yanık matem havaları İniltiler arasından...
Kültürümüzün kalbindeki, hakkında konuşamayacağımız büyük kötülük tek tanrıcılıktır. Eski Ahit adıyla bilinen barbar bir Tunç Çağı metninden üç insanlık karşıtı din gelişmiştir:Yahudilik, Hristiyanlık ve İslam. Bunlar gök tanrılı dinlerdir. Ve tamamen ataerkildirler(Tanrı her şeye gücü yeten Baba'dır) ve dolayısıyla, gök tanrı ve dünyevi erkek elçilerinin etkisine girmiş olan bu diyarlarda 2.000 yıldır bir kadın nefreti var olmuştur.
Reklam
Tanrı, içindeki tahammülfersa boşluğu doldurmak için evreni yaratır. Evrenin içine gezegenleri, gezegenlerin içine dünyayı, dünyanın içine hayatı, hayatın içine insanı yerleştirir. Ve onun içine koyacak bir şey bulamaz. İşte insan denen tuhaf hayvanın, varlıkların en yücesi ve en anlamsızı kılınışının hikayesi.
''Eylemleriniz ve sanatınızla herkesi memnun edemezsiniz, yalnızca birilerini edin. Çoğunluğu memnun etmek matah bir şey değildir.''
Klimt'in en az kadınlar kadar sevdiği, etrafında olmalarından hoşlandığı bir şey daha vardı:kediler.
Dürüst insanlara, gözleri kör edildiği için dürüst gibi görünür evren.
İnsanlar evrene cüzam gibi yayıldılar ve çoğaldıkça evrenin doğasını bozuyorlar.
İnsan metafizik bir hayvandır ve evrenin yalnızca kendi için var olmasını ister, ama evren insanı bilmez, farkında değildir ve insan bu tanımazdan gelmeye teselli bulmak için boşluğu tanrılarla, kendi imgesinden yarattığı tanrılarla doldurur.
Reklam
Oldukça yalnızdı,herkesten ayrı. Sessizliğin ve yalnızlığın dilini bilmiyorlardı bile, kavrayamıyorlardı. Kendilerinin de bazen sessiz ve yalnız olduğunu, kendi görüntülerini loş bir biçimde yansıtan aynaların aslında yanıltıcı olduğunu, onlarda kendilerine yabancı insanlar gördükleri yanılsaması yarattıklarını anlamıyorlardı.
'' Dünya, onun farkında olmayanların farkında olmaz. ''
İnsanın hayatının hiçbir döneminde çocukluğunun ilk dönemlerindeki kadar şirin bir sevgi yumağı olamadığı herkesçe bilinir. İyi de hiç kendinize sordudunuz mu, küçük bir çocuk gördüğümüzde neden onu öpücüklere boğarız ya da amansız bir düşmanın dahi yüreği neden böylesi bir yumurcağın önünde yufkalaşıverir? Budalalığın cezbedici gücü değil de nedir? Kurnaz doğa bebeği öyle donatmıştır ki nur saçan bu şirin ve savunmasız varlık doğduğu vakit çektirdiği bütün acıları unutturduğu gibi, ilgi ve şefkati de üzerine çeker.
Başkalarıyla olan ilişkilerimizin kaçta kaçının duygularımızın-sevgi, antipati, iyilikseverlik ya da kötücülük-sonucu, kaçta kaçınınsa bireyler arasındaki sürekli güç oyunu tarafından belirlenmiş olduğunu hiçbir zaman kesinlikle saptayamayız. Gerçek insan iyiliği, ancak karşısındaki güçsüz bir yaratıksa bütün saflığı ile, özgürce ortaya çıkarabilir. İnsan soyunun gerçek ahlaki sınavı, temel sınavı onun, merhametine bırakılmışlara davranışında gizlidir. Hayvanlara.
Çok sayıda kadının peşinde koşan erkekleri rahatlıkla iki kategoriye ayırabiliriz. Bazıları bütün kadınlarla kendi öznel ve değişmez kadın düşlerinin gerçekleşmesini bekler. Ötekiler ise nesnel kadın dünyasının sonsuz çeşitliliğini ele geçirme isteğiyle davranır. Birincilerinin saplantılı '' lirik''tir;kadınlarda aradıkları şey kendileri,
Peki aşk mıydı o duygu? Onun yanı başında ölmek istemesi abartılı bir duyguydu apaçık;bu daha ikinci görüşmeleriydi!Yoksa ta içindeki sevme yeteneksizliğinin farkına varıp da aşk taklidi yaparak kendini aldatma gereği duyan bir adamın histerisi miydi sadece?
Reklam
Gamze tekrar paylaştı.
Hepimiz sahtekar olduğumuz için birbirimize tahammül ederiz.
Gamze

Gamze

, 1000Kitap'a katıldı.