"nice yıkımlardan kurtardığın şeydi susmak
adressiz yaşamlardan, mutsuzluklardan
umutlardan geri kalandı ve yakıştırdın
kendine, yüzünün biçimi buradan geliyor"
"insan krepon kâğıdından kanatlar takınca kelebek olduğuna inanır. koyun postunda koyun, kurt postunda kurt... ülkü de giydirilebilir üstünüze ve etlik tepeleri dağ görünür gözümüze."
ama sonra "edebiyatın gücü de buradan geliyor" diye düşündüm. "tolstoy da kitap yazdı, adolf hitler de. sorun yazıda değil, kimin ne amaçla yazdığında. tanrı bile kendini yazıyla anlatıyor, iyi ama yazının icadından önce tanrı yok muydu?"
bir âlimin varlığın içyüzüne bakışıyla bir şairin kâinata bakışı aynı mıdır? ilkinin gerçeği araştırmaya adanmış bakışlarında küçük bir kırgınlık, büyük bir sükûnet görülürken ikincisinin benzersiz bir cennetin hayaline dalmış kararsız gözlerinde bir hüznün, bir ıstırabın varlığına şahit olunmaz mı?