Xatırxwestın

En genel anlamdaki yeterli neden ilkesinin (nedensellik il­kesi, onun özel bir uygulamasıdır) hem ideal varlık, hem de real varlıkla bağlantısı vardır; var olan her şeyde, bir varlık temelinin bulunması gerekir. Var olan her şeyde birbirinden- çıkma ve birbirini-içerme niteliği vardır. Şeyler, birbirinden koparılmış, kendi başına ve bağımsız değildirler; şeyler, birbi­rini “etkiler” ve yönetir. Çoğu kez bir şey başka bir şeyin zo­runlu sonucu olur. Örneğin, bir üçgenin kenarlarıyla açılan arasında ya da (real varlık alanında) nesnelerin birbirini karşı­lıklı çekmesinde böyle bir ilişki vardır. Bu temel-olay, ontolojik ifade edildi ve kendisine “koherens ilkesi” (Akos von Pauler) ya da “bağlantı ilkesi” adı verildi. Bu ilke, şunu gösterir: Her var olan şey, diğer bütün var olan şeylerle bağlantılıdır. Bu bağlan­tının neden-etki arasındaki ya da bir bütünün parçaları ara­sındaki ilişkide olduğu gibi, daima olumlu bir bağlılık ilişkisi ol­ması gerekmez. Tersine, benzerlik ve eşitlik, hattâ başkalık ve karşıtlık (yani, bir şeyi başka bir şeyden ayıran her şey) bu il­keye dahildir; çünkü başka şeylere karşı tümden ilgisiz olmak demek olan soyutlanmaya karşılık, bir şeyi başka bir şeyden ayırmak, birbiriyle ilişkide bulunanları saptamanın bir türüdür.
Sayfa 104 - DOĞUBATI YayınlarıKitabı okudu
Reklam
amanımızın felsefesi süjenin, bilincin formlarıyla işlevlerinin çözümlenmesinden, yeniden şeylerin, doğanın ve tarihin ve böylece de genellikle varlığın ele alınmasına geçti. Bu yöneliş, özellikle Almanya’nın günümüz felsefesi için geçerlidir. Daha önce Nicolai Hartmann’ın on­tolojiyle ilgili olan yapıtlarını, Martin Heidegger’in ontoloji
Sayfa 105 - DOĞUBATI YayınlarıKitabı okudu
Burada çok kolay olarak apaçıkmış gibi kabul edilebilen dikkate değer bir nokta meydana çıkıyor: İdeal kuruluşlar, sa­dece kendi kendileri için geçerliliği olan ve bizim için sadece araştırma konusu olabilen şeyler değildirler; onlar bizim algıla­dığımız dünyanın real kuruluşlarını ve real olaylarını yönetir vedüzenlerler. Fakat, onların hepsi
Sayfa 104 - DOĞUBATI YayınlarıKitabı okudu

Okur Takip Önerileri

Tümünü Gör
İdeal Bilimler ve Realite Bilgisi
İdeal bilimlerin bu “kuruluşlarında”, bu objelerinde, bizim ruh­sal eylemimizin ya da düşünmemizin ürünü olan şeylerin değil, bir tür varlığın söz konusu olduğunu başka bir olgu daha gös­terecektir. Bu olgunun da ayrıca büyük önemi vardır. Bu tür varlığın bir esas örneği olarak ele aldığımız matematik kuru­luşlar ve yasalar, kendi kendine var olan, kendi özel alanında kapalı kalan, başkaca hiçbir anlam taşımayan şeyler değildirler. Matematik kuruluşlar ve yasalar, insan aklının onlara karşı bir ilgi gösterdiği zaman kendileriyle uğraşabileceği fakat bu ilgi alanının dışında hiçbir anlamı olmayan objeler değildirler ki, onlarla uğraşmak yararsız ve boş bir iş olsun. Tersine, bu ku­ruluşlar ve yasalar, bir yandan gerçek olayları ve kuruluşları yönetirler, tayin ederler, öte yandan bize real olarak verilen şeylere, deneyim dünyasına, araştırmalarımızın işleyip girmesi­ne yardım ederler. Böylece real bilimler, özellikle doğa bilim­leri, real dünyanın yasalarını bulurlar, bu yasalarda da ideal ku­ruluşlar gerçekleşirler. Galilei, kurduğu “yeni bilimin” (mekaniğin) prog­ramını şu ünlü cümlesiyle dile getirdi: “Doğanın kitabı mate­matik harflerle yazılmıştır”. Tanrı’nın bilgeliğini, bu kitap da kutsal kitaplar kadar açıklar. Biz doğanın bu kitabında yazılı olan matematik harfleri okumaya çalışmalıyız.
Sayfa 101 - DOĞUBATI YayınlarıKitabı okudu
Bilimlerin Gruplara Ayrılması
Felsefe tari­hinde “değişmez” teriminin anlamlarından biri diğeriyle birleş­tirildi: Zamanla ilgisi olmayan şeyler, bağlılıklar ve bunlardan söz eden bütün ilkeler zamandışı varolan, zaman-üstü olan tan­rısal ölümsüz varlıkla bir tutuldu. Fakat asıl sorun şudur: Aca­ba bu iki ayrı şeyi birleştirmek, bir saymak doğru mudur? Bu­nu yapmaya hakkımız
Sayfa 98 - DOĞUBATI YayınlarıKitabı okudu
Reklam
Reklam
83 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.