“Tanınmaklığı, bilinmekliği istedim”: “Ya Resulullah, hiçbir şey yok iken Allah neredeydi?” ,“Âmâ’daydı.” Eğer ben Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem hazretlerinin o esnada huzurunda olsaydım derdim ki “Âmâ neredeydi? Şimdi nerde? Mirac Âmâ’ya mı oldu? Yoksa Mirac Âmâ’dan ileri mi oldu?” Gökleri geçti, hadisler var. Birinci kat gök, ikinci kat, 3., 4, 5, 6, 7, ondan sonra cehennem, ondan sonra cennet, ondan sonra arş-ı âlâ, levh-i mahfuz, kürsi, geçti bunların hepsini “Kalemin cızırtısını duydum” diyor, ne yazıyor? “Kalem hala daha yazıp siliyordu” diyor, mürekkebi kurmamış. Kalem yazıp çiziyorsa, levh-i mahfuz kalemden sonra yaratıldı, o zaman, kalemin cızırtısını duydum diyorsa kaleme geldi, levh-i mahfuzun üstü. Komple varlık Âmânın içinde mi yoksa?" Üstad Mustafa Özbağ/060216 (Nefes II, s.209)
Sayfa 209Kitabı okudu
(Levh-i Mahfuz) Saklı kitap . Akaşa -akaşik kayıt- dünya belleği .
Reklam
Menfî milliyette ve unsuriyet fikrinde ifrat edenlere deriz ki: Evvelâ: Şu dünya yüzü, hususan şu memleketimiz, eski zamandan beri çok muhaceretlere ve tebeddülata maruz olmakla beraber; Merkez-i Hükûmet-i İslâmiye bu vatanda teşkil olduktan sonra, akvam-ı saireden pervane gibi çokları içine atılıp, tavattun etmişler. İşte bu halde Levh-i
Sayfa 326
Tasavvufçuların Allah tasavvurunu anlatırken İbni Arabîden bazı örnekler vermiştik. Hani şu putperestlerin taptığı putların Allah olduğunu, cinsî münasebet esnasında kulun Allah'la bütünleştiğini, bazen kendinin Allah'a bazen de Allah'ın kendine (İbni Arabîye) kulluk ettiğini söyleyen adam. Sizce İbni Arabî bu fikirleri nereden getiriyor? İbni Arabî bunların Allah tarafından kendisine vahyedildiğini, Levh-i Mahfuz'da yazılı olduğunu ve Allah Resûlü'nün bizzat kendisine kitap olarak teslim ettiğini söylüyor.
Beşinci İşaret: وَخَامِسًا : لِظُهُورِ الشُّؤُنَاتِ السُّبْحَانِيَّةِ وَالْمَشَاهِدِ الْعِلْمِيَّةِ fıkrası ifade ediyor ki: "Mevcudat -hususan zîhayat olanlar- vücud-u surîden gittikten sonra bâki çok şeyleri bırakırlar, öyle giderler." İkinci Remiz'de beyan edildiği gibi, Zât-ı Vâcibü'l-Vücud'un kudsiyet ve istiğna-i
Sayfa 295
Öyle her söze…
araştırma yapmadan böylece inanmak gerekir mi? Bu sözden ne anlaşılıyor? Bu tâhâ sözü üzerinde de neler söylenmemiştir. Tefsirde açıklandığına göre tâhâ, Mu-hammed'in (S. A.) ismidir, yahut «Ey insan!» anlamına gelir. Noktalı, hareketli harfler, hele astronomların rakamları ta harfinde aşikâr imiş, bugün bilinmektedir ki, bunun yorumunu Levhi-Mahfuz'dan okumak gerekiyor ve o Levh üzerindedir.
Reklam
1,000 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.