•Sevgili, bir mercek. Optiğin icadından bile eski. Hep var, hep vardı.İnsanoğlunun tüm kültürel çabası ona dönük. Şiirler de, şarkılar da,filmler de onun için. Bütün yapıp etmelerimiz ona. Bütün kadim anlatılar onun için. Suna dedimse sen diyen Sezai Karakoç da ona, Leyla dediyse tüm cihana namını salan Fuzuli de...Ne demiştik?Sevgili bir mercek. Seni sana geri veren, seni sana büyük ya da küçük değil, olduğun gibi gösteren bir mercek.'Aslında' olduğun gibi...Başka gözlerin göremediğini gören şey. "Allah, suretlere değil, kalplere bakar" buyuruyor Resulullah.'İlahi bir şey var seni sevişimde' de budur işte. Hatırlayın ki, 'Getirin şu Mecnun'u divane eden Leyla'yı da görelim' demişti Harun Reşid.Getirmişlerdi de 'bu kara kuru kız için miymiş hepsi' diye geçirmişti aklından.Leyla da, kendisinin değil asla, Mecnun'un kıymetini göstermek için davranıp;'Siz bir de Mecnun'un gözleriyle bakın' deyivermişti.İnşa eden, nazarın kendisi çünkü.
Sayfa 20 - Yusuf Genç
345 syf.
·
Not rated
·
Read in 10 days
Nuran*
Kitabı ilerletirken tam da Türk filmi tadında dedim açıkçası. Okuyup bitirdikten sonra araştırdığımda gerçekten Nuran karakterini Hülya Koçyiğit’in canlandırdığı bir filminin olduğunu keşfetmek beni açıkçası gülümsetti çünkü bu eserden ne olur ne olur diye düşündüğümde benim aklıma ilk gelen kesinlikle hepimizin bildiğini türden bir Türk filmi
Sokaklardan Bir Kız
Sokaklardan Bir KızOrhan Kemal · Everest Yayınları · 2013323 okunma
Reklam
Rivayet olunur ki Mecnun'a , yahu şu kara kuru kız olan Leyla'nın nesine âşık oldun ? diye sorarlar . O da der ki "siz ona bir de benim gözümden bakın , o zaman anlarsınız!" ve bir Amerikan atasözü : Beauty is in the eye of the beholder' Güzellik bakanın gözlerindedir'.
Çok hoş bir anekdot var Mesnevi’de: Halife Leyla’yı çağırtıyor, merak ediyor, Mecnun’un uğruna çöllere düştüğü Leyla neye benziyor, ne kadar güzel acaba diye. Bir bakıyor kara kuru bir kız geliyor. “Sen o musun ki Mecnun senin aşkından çöllere düştü, sen diğer güzellerden daha güzel değilsin ki.” diyor. “Sus, Sen Mecnun değilsin.” diyor Leyla. Yani aşk hakkında konuşmak için mecnun olmak lazım. Aşkı görmek, o aşkı yaşamak için Mecnun’un bakışıyla bakmak lazım, çöle düşmek lazım. Anadolu’da bir türkümüz var bizim “Sevda sahrasında Mecnun değilsen/ ne Leyla’yı çağır, ne çölü incit.” diyor. Yola çıkıp çöle ayak bastığın zaman bir boşluk, bir beyhude uğraş uğruna çıkıyorsan çölü incitmiş olursun. Bastığın zaman çölün de hakkını ver. Yani bir Mecnun ol.
Leylâ’nın ünü padişahı geçince padişah bu durumdan rahatsız olmuş . Bir süre sonra Leylâ’yı çok merak etmiş ve onu getirmelerini istemiş . Leylâ gelince padişah bir bakmış ki kara kuru bir kız . “Sen gerçekten Leylâ mısın? Senin için mi bu kadar feryat . Namın ülke sınırlarını aşmış” demiş . Sonra bir de Mecnun’u çağırtmış padişah ve ”Bunca sevgin, bunca derdin, bu yanmışlığın, bu kara kız için mi?” diye sormuş . Oysa o padişahın gözünde böyle . Ama Mecnun’un gözünde bir başka . Mecnun diyor ki: “ Ah padişahım, Leylâ’yı bir de benim gözümle görebilsen!”
Leyla Diye Kara Kuru Bir Kız
Mecnun, Leylâ’dan onu yaratana, ışığını ona ödünç verene kadar uzanan bir yolun çöllerinde yanarak yürüyor. “Sanatı da tarihi de yürüyenler halk etti”, diyor Cemil Meriç, “Yıldız olmak kolay değil. Işık saçmak için yanmak gerek”.
Reklam
11 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.