Faşizme yaranmaya çalışarak onunla baş edemezsin. Faşizm kimseyle uzlaşma aramaz, sadece biat ister veya yok eder. Bu nedenle faşizme karşı ancak direnerek ayakta kalabilirsin
Yaşadığımız bu kekere, nefes aldırmayan, "tuhaf" dönemin Diyarbakır'da başlayıp İstanbul'a, oradan Zürih'e uzanan ve Nusaybin'de sonlanan hikâyesi...
Muktedirlerin kirli sırıtışlarına inat, hulyasının, serabının üzerine titreyen, acısını içinde koyultsa da yalan ve şiddet üzerine kurulu
"zulüm makinesini" sabırla, mizahla, yoldaşça, dayayanışmayla, zekayla maskara eden insanlar...
[Selahattin Demirtaş]
Bugüne kadar insanlığın ilerlemesi adına yapılan bazı buluşlar bir şekilde insanlığın daha fazla acı çekmesine ve felaketine yol açtı. Bilimsel ilerlemelerin çoğu başlangıçtaki amaç doğrultusunda kullanılmadı. Fizik, kimya, biyoloji, tıp ve astronomideki yeni buluşlar kısa sürede en acımasız savaş teknolojilerinin parçası haline geldi. İletişim ve bilişim teknolojisi bir yandan hayatlarımızı kolaylaştırdı, ama öte taraftan birçok devlet tek tuşla dünyayı yok edecek bombaları harekete geçirebilme kapasitesini elde etti. Ve maalesef bu düğmelerin bulunduğu masalarda birbirinden manyak devlet başkanları oturuyor şimdilerde.
Hayata anlam katmaya çalışırken hayatın kendisini yaşamayı unutuyoruz .
Anlamlı bir yaşam uğruna mücadele ederken bazen işin öznesini, yani yaşamın kendisini araçsallaştırıyoruz .Mutlu olmayı ya unutuyoruz ya da mutluluğu anlamlı bir hayatın "büyüsünü, kutsiyetini" bozacak olan gamsızlık olarak düşünüp olabildiğince uzak durmaya çalışıyoruz.
Yerine gelen Türkçe öğretmeni bütün dünyamızı değiştirdi. O da Türktü ama bizi Kürtçe sevdi. Biz de en çok onu sevdik. İki dilli olmanın güzelliğini bize o öğretti. Ana dilinizi unutmayın diye tembihledi. İlk defa Kürt olmaktan utanmadan sınıfa girer olduk. Ama çok sürmedi. Dört ay sonra okulun önünde ensesinden tek kurşunla vurduklarında yirmi beş yaşındaydı!