ilk ayrılık ve ilk acı... geriye döner miydim, dönebilecek miydim?!. leylâ beni neden kazana atmak yerine dudağına götürmemişti sanki!.. satılma düşüncesini kabulleniyordum. üstelik kime ve niçin satıldığımı da bilmeyecektim. belki elden ele dolaşacaktım, belki rengim dört bir yana dağılacaktı kitap sayfalarında; peki ya gecede düşüm, günde hayalim olan sevgilinin elini tekrar hissedecek miydim?!. acaba hangi parçam, hangi kitapta yaşayacaktı? deste deste dağılan varlığım acaba hangi yazı ile derlenip toplanacaktı, bilmiyordum. bildiğim, keskin bıçaklarla yontulmuş çift dilli kalemlerin bağrımı kanatmasına hazır olduğumdu. yazıcılar, sözlerini ve sözcüklerini hoyratça serpiştireceklerdi üzerime, canımın ne denli yandığını hissetmeden. belki açık saçık resimler çizecek, belki efsaneler sıralayacaklardı olur olmaz. acaba aşka dair satırlar da işlenecek miydi kalbime?