Giorgio Bassani kentiyle beraber anılan yazarlardan biri. O bir Ferraralı.Bassani demek Ferrara demek bir yerde.
Yapıtlarının hepsinde bu kentin sokakları, Po Nehri'nin suları,Ricciona ve Bologna tüm kurguların ev sahipliğini yapar.
Bassani varlıklı bir İtalyan Yahudisi, tıpkı Ferrara kenti gibi kurguların arka planında faşizmin izleri ve bilhassa kalburüstü Yahudilerin kederi geçer.
Altın Gözlük'te ise 1920'li yılların Ferrara'sında toplumun bakış açısını yansıtan bir olaya tanık oluruz.Saygıdeğer bir doktorun eşcinsel yaşamı ortaya çıkıncaya dek toplumun bakış açısı ile merak!ların giderildikten sonra aynı hekime yöneltilen tavırlar çok yalın bir şekilde ele alınır.Altın gözlük farklılığın sembolüdür hem toplum dışına cinsel eğilimiyle itilen insanları hem de bir anlamda öteki sayılmaya çalışılan Yahudileri temsil eder.Kitabın sonu yazarın bu dışlanmışlıklar karşısındaki öngörüsünü belirler niteliktedir.
Yazarın üslubu yalın,yoğun betimlemelerden uzak, vurucu ve az sayıda metafor içeriyor.Bu kitapta eşcinselliğin fiziki detayı ele alınmaksızın sadece Dr.Fadigati üzerinden ruhsal portresi çizilmiştir.Okuduğum Bassani kitaplarından yola çıkarak Altın Gözlük'ü başlangıç kitabı olarak önerebilirim.Esen kalın
Altın GözlükGiorgio Bassani · Yapı Kredi Yayınları · 2016118 okunma
* Telaffuz konusunda bazen sıkıntılar yaşayabiliyoruz. Kendim için hazırladığım bu telaffuz listende, bazı filozofların isimlerini kendi dillerinde okunduğu gibi heceleyerek yazdım. Umarım sizi de yararlı olur :)
*Pdf linki: tahatugyan.com/wp-content/uplo...
Bazı Filozofların Telaffuz Listesi
• Thales
Yalnız içiyorum.
Hiç dostum yok etrafta.
Kadehimi kaldırıp
davet ediyorum ayı
ve de gölgemi.
Üç kişiyiz şimdi.
Ama ay bilmiyor içmeyi
ve beni taklit gölgemin tek bildiği.
-Çinli şair Li Po
Sen bir okul öğrencisi
Ben de bir küçük kızken,
Dolaşırdın kamış sırıklarla
Gözetlerdim seni geçerken.
Şen çocuklardık o zaman
Chang-kan köyünde yaşayan,
Ben bir kadınım şimdi
Sen bir koca adam.
Ondört yaz geçmiş, hayret,
Karın olalı senin;
Bakamaz gözlerim gözlerine
Korkuyorum seviden, yaşamdan.
Loş köşelere gizleniyorum,
Gelemiyorum çağrına,
İşte yıl erdi sona
Her şeyleri örttü sevi.
Biliyorum sadıktın
Seven bir erkek gibi,
Irmak kıyısında bekleyen
Düşlerinin kadınını;
Ama duruyorum ben şimdi
Balkonda tek başıma,
Gözleyip bekleyerek
Taş kesilen kız gibi.
(Li po-Chang-Kan Türküsü)
İki şair, iki gezgin, iki ölüm...
Li Po ve Percy Bysshe Shelley
Yangtze Nehri'nde salınırken teknesi, suda yansıyan görüntüsüne sarılmak isteyen Li Po, bırakıvermişti kendini sonsuzluğa.
Shelley ise "Yalnızlığın Ruhunu" çoktan yazmıştı, yola çıkmadan evvel. Yolculukta onu sırtında taşıyan Don Juan, adını Byron'dan alan tekne, belki de zaman nehrinde ilerlemekten çoktan yorulmuştu. Sulara fırlatmıştı henüz yirmi dokuz yaşındaki şairi, günlerce saklamıştı onu azgın sular...
Cenaze töreninde Byron dostunun kafatasını saklamak istemiş, izin vermemişlerdi. Ama o an koskoca bedenden yanmayan bir parça, gözleri üzerine çekmişti, bir kalp; Percy Bysshe Shelley'nin kalbi... Shelley'nin yalnızca kalbini koruyan da Promethus'un ateşi değil miydi? Kalbi Mary Shelley'ye verdiler. Mary kalbi, kalbinde sakladı.
Li Po'nun küllleri arkaik bir vazoda mı saklıydı, bir mezarı var mıydı, yüreği hangi çiçekte bilinmez... Oğul Shelley'nin kabrinde ise iki kalp vardı... Baş ucunda Cor Cordium "Kalplerin Kalbi" yazan mezarında...
Son şiirlerini sulara yazan, iki güzel şairin anısına...
https://1000kitap.com/SiO2
Kimsenin ölümü,
Çinli şair Li Po’nun ki kadar güzel olamaz.
Li Po sandaldaydı, yeterince içmişti.
Hava açıktı.
Günaçığı değil de, ayaçığı bir gece.
Li Po, ayın sudaki görüntüsünü bütünüyle kucaklamak istedi.
Bunun için suya sarktı.
Kollarını gepgeniş açarak daha da sarktı.
Cemal Süreya