Keskin bir içki yaptı ikindiyi
Sabahı sundu sade bir kahve gibi
Adıma anıtlar dikti kentlerden
Dinlendirilmiş mermerden
Aldansam belki buna aldanırdım
Fakat ona taş yağdırırdım
Dört bucak ve dört yönden
Arkamda ve yanımda
Güçlü surlar vardı sûrelerden
“Bir kitap kahramanı olsam yazar beni nasıl anlatırdı?”
Bu soru sessiz gözyaşlarımın arasında birden aklıma düşüverdi. Bazen öyle yapayalnız, öyle küçücük hissediyorum ki kendimi; bir kitap karakteri olsaydım sanki varlığım daha çok anlam kazanırdı gibi geliyor. Bilmem… Var olmanın dayanılmaz sancısı beni sanrılara itiyor belki. Kendimi çok ahmak, budala, ikiyüzlü, kötü kalpli, bir kitabın kötü karakteri yaptığım çok oluyor. Aslında o kötü diye nitelendirdiğimiz karakterlerden bir parça iz yok mu hepimizde? Ve iyilerden? İşin içine herkesi katarak vicdanımı hafifletmektir belki de amacım. Çünkü insan bir kitabı okurken en çok iyi karakterle bağdaştırır kendini, kendinden parçalar görmek istercesine okur onu. Hepimiz vicdan mahkemelerimizde temize çıkmak istiyoruz bir bakıma. Oysa başkalarının mahkemesinde çoğu zaman hüküm bile giymişizdir. Öyleyse kimin kürsüsü daha adaletli?..
Görüyorsun ki sevgili günlük!
Yine içimde onlarca kaygı var ve hepsi tonlarca ağırlıkta. Elimden geleni yaptıktan sonra neden üzüleyim ki? Kimse görmüyor, bilmiyor olabilir. Ama ben biliyorum..ne kadar emek verdiğimi. Bu da bana yeter. 🤍