"takıntılı gerçekçilik" başlı başına kusur zaten.
Dali de böyle düşünmeseydi, Sürrealizm'in önemli ressamlarından biri olmazdı...
O yarattığı eserlerde, en az renkler ve figürler kadar ironiyi de kullanıyor.
Ursula K. Le Guin okumaktan keyif aldığım kadın yazarlardan...
Le Guin, Kadınlar Rüyalar Ejderhalar'da kendi eserlerinin yaratım sürecini anlatırken, Tolkien, Virginia Woolf, Andersen ve Dickens'ın da önemli eserlerini inceliyor. Tabi eleştirilerini de tatlı tatlı göndermelerle cümlelerinin arasına sıkıştırıyor.
Yazarın en çok da samimi üslubu ve şeffaflığı beni etkiledi. Olduğu gibi...
Bu da okurken sayfalarda kendinizi bulmanızı sağlıyor. Kitabı okumaktan ziyade Ursula ile sohbet ediyorsunuz.
Hayal gücünün yaratıcılıkta ne kadar önemli olduğunu vurgulayan yazar, kitabın ana fikrini ağırlıklı olarak "Çocuk ve Gölge" bölümünde işliyor.
"Hayatım boyunca yazdım ve nasıl yazılır kitaplarını okumaktan kaçındım." Ursula K. Le Guin'in anahtar cümlesi.
Ona göre, iyi bir eser ortaya çıkarabilmek için içimize dönüp, gölge yanımızla tanışmamız gerekiyor. Çünkü eser ne kadar kendimizden iz taşırsa ve bize ait olursa ona ulaşan kitlede o kadar etkili olup, karşılık buluyor.
Kadınlar Rüyalar Ejderhalar, özellikle sanatçılar ve yazarların yaratım sürecindeki olumsuz zamanlarda, oturup ilham perilerini beklemek yerine, arada bir dönüp tekrar sayfalarını karıştırıp, fikir alabilecekleri bir kitap.
Benim de başucu kitaplarım arasında...