Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

livrespourvivre

“eğer mutlu ölmek istiyorsan İstanbul’un yeni halini görme, aklında kalanlarla yetin.”
Reklam
Dünü unutmak istiyoruz, sadece ağıt yakmak için geçmişi hatırlıyoruz.
bugünlerde insanların yaptıkları her şeyi paylaşmaları gerekiyor, yemeklerden dışarıda geçirdikleri gecelere, aynadaki yarı çıplak görüntülerine
Sayfa 160Kitabı okudu

Okur Takip Önerileri

Tümünü Gör
Bizler, şimdiye kadar üçüncü sınıf diye adlandırılan biz burjuvalar, yalnızca başarıya dayanan bir soyluluktan yanayız, o çürümüş soylular sınıfını artık tanımıyoruz, günümüzde hala devam eden sınıf ayrımına şiddetle karşıyız... Biz bütün insanların özgür ve eşit haklara sahip olmasından, kimsenin bir baş­kasına köle olmamasından ve insanların yalnızca yasalar önün­de eğilmesinden yanayız! .. Artık ayrıcalıklı ve her istediği şeyi yapan insanlar olmasın istiyoruz!.. Herkes, devletin yasaları önünde eşit haklara sahip olsun istiyoruz. Tanrı ile kulları ara­sına girilmesini istemediğimiz gibi, birey ve devlet ilişkileri de aracısız yürüsün istiyoruz!
Sayfa 154Kitabı okudu
Kilitlerin çok olduğu yerde anahtarları olan adam kendini kral gibi hisseder şüphesiz. Kralsınız şimdi, şu anda. Kral, sultan, bakan, vali… Adaleti olmayan elde, anahtar zulmün emrindedir.
Sayfa 104Kitabı okudu
Reklam
Geberip gittikten sonra göğsünü madalyalar, nişanlarla donatmışlar, neye yarar! Omzu kalabalık ölü gömücüler sizi!
“J.T., fark ettin mi hiç, insanın bir zayıflığı olduğunda başka birine atfettiği ilk ve en önemli kusur tam da o zayıflık olur. Diyelim ki bir adam açgözlü... O zaman başkalarını suçla­yacağı ilk şey açgözlülüktür. Yahut cimrilik... Bu da cimri bir adamın ayırt edeceği ilk kusurdur."
Malone hastaneden eve dönünce, öğleden sonraları ken­dine izin vererek günlerini boş boş geçirdi. Dağları düşündü, Kuzey'i, karı, okyanusu... Bütün o yaşanmadan geçip giden hayatını düşündü. Henüz yaşamadığı halde nasıl ölebilece­ğini merak ediyordu.
Sayfa 155Kitabı okudu
“İnsanlardan iyice uzaklaşmıştı. Onlara düzgün davranmak her geçen gün daha zor geliyordu. İnsanların varlığı Martin’i huzursuz ediyor, onlarla konuşma çabası asabını bozuyordu. İnsanlardan rahatsız oluyor ve biriyle yan yana geldiği andan itibaren ondan kurtulmanın çaresini aramaya başlıyordu.”
Sayfa 468Kitabı okudu
Reklam
Eroinden çok daha zararlı bir uyuşturucu girmişti ulusal kültüre: kolay kazanılan para. Yasaların mutluluğun karşısındaki en büyük engel olduğu, okuma yazma öğrenmenin hiçbir işe yaramadığı, namuslu insan olarak yaşamaktansa bir suçlu olarak çok daha iyi ve güvenli yaşandığı düşüncesi yerleşmişti.
İşte, Kuzey Kore gibi ülkelerde dil bu hale gelir. Totaliter bir diktatörlük “demokratik cumhuriyet”, esaretse “serbestlik” olur.
Kanunu bildin mi? Küçük sineklerin takılıp kaldıkları, büyük sineklerin delip geçtikleri örümcek ağı...
Sevmek, en değersiz şeyleri, en feci sıralarda, en kıymetli şeyler haline getirdiği için mutlaka lazımdı. Sevmek, işte belli bir şey, teselliden ibaretti. Her şey ondan evvel ve ondan sonra diye ikiye bölünüyordu.
Modern hayatın sunduğu imkânların çokluğu da mutsuz eder, çün­kü hayat, şimdiye dek hiç olmadığı kadar uzadıysa bile, bun­ların hepsini gerçekleştiremeyecek kadar kısadır.
148 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.