Marvel filmlerinin hepsini değil ama ayrıyeten çıkan Loki dizisini anlamama yetecek kadarını, yine Tom Hiddleston için izlemiştim,, Jonathan Bailey'de bana Bridgerton izletecek galiba ✨🩷🎀
Ceza elbette nafiledir. Ne suçu durdurur, ne geçmişi değiştirir ne de suçluyu pişman eder. Aslına bakılırsa tek yaptığı vakit harcamak ve gereksiz yere eziyet çektirmektir. Belki bu yüzden dünya dinlerinden çoğunun temelidir.
Genevieve Gornichec’in feminist bakış açısıyla kaleme aldığı Cadının Yüreği, İskandinav mitolojisinden Angrboda’nın hikayesini anlatmakta. Madeline Miller’ın izinden giden yazarımız, ataerkil toplumda “canavar” olarak adlandırılmış bir kadını aklamaya çalışır.
Angrboda ismi, “keder getiren” anlamına gelmekte. Hikayesi ise çoğu cadının hayatının sona erdiği, yani yakıldığı an başlıyor. Sebebi ise Odin’e geleceğin bilgisini vermemesi. Üç kez yakılmış ve yeniden doğmuş güçlü bir cadı… Sonrasında hayat hikayesi Loki ile birleşir. Angrboda’ya yüreğini Loki getirir. Aşık olurlar, çocukları doğar. Ancak “canavarların annesi” lakabı ona haybeden verilmemiştir. Üç çocuğunun her biri farklı özelliklere sahip olmakla birlikte gelecekte de önemli bir yer tutar. Angrboda ise onları kaderin ölümcül ağlarından korumaya and içmiştir.
Her ne kadar mitoloji sevsem de Cadının Yüreği, anlatım tekniği gereği oldukça zayıf geldi. İlk 200 sayfa kitabın neredeyse anlatmak istediği hiçbir mesaj verememesi beni hayal kırıklığına uğrattı. Daha önce Madeline Miller’dan benzer bir gaye ile “Ben Kirke”yi okumuştum. Ancak Miller, olay örgüsü göz önüne alındığında daha başarılıydı. Muhtemelen uzun süre bu tarz kitaplardan uzak duracağım.