Bir kulağıma Hesse "Yaşamak kolay değil, yaşamak zor değil" diye fısıldayıp, bunların "çocuksu düşünceler" olduğunu söylerken; diğer kulağımaysa Nietzsche "Amor Fati"sini küpe olarak asmaya niyetlenirken, <yaşamak çok zor> sessiz çığlığının -yine de- içimde büyümesine ne demeli?
Bir dalga, geri çekildiğinde, bu, onun hiç gelmediği anlamına gelmez, öyle değil mi? Kumlar, üzerindeki ıslaklığı silse, gelen dalgayı unutsa da, suyun içinde dönüp duranlara söz geçirebilir mi?
"How many times can a man turn his head
And pretend that he just doesn't see?"
"How many times must a man look up
Before he can see the sky?"
"How many ears must one man have
Before he can hear people cry?"
"How many deaths will it take 'til he knows
That too many people have died?"
.
.
.
Bob Dylan/Blowin' in the wind
Lopez'e göre bitkiler, binalar gibi hareketten yoksundurlar yani belirli bir noktada durmak zorundadırlar, diğer canlılar gibi başka bölgelere gidemezler. Dolayısıyla iklim koşullarına göre adapte olmak durumundadırlar. Kendilerini rüzgardan, soğuktan, sıcaktan ve ışıktan korumak için çeşitli durumlar geliştirmişlerdir. Bitkiler binaların aksine milyonlarca yıl içinde değişerek çevreye adapte olabilmişlerdir.
//Active Materials For Adaptive Architecture Envelopes Based On Plant Adaptation Principles
Konut eksikliği ne kadar sert ve zorlayıcı, engelleyici ve tehlikeli bir hale gelirse gelsin, oturmanın asıl sıkıntısı konut eksikliği değildir. Asıl konut sıkıntısı, Büyük Yıkımlar ve Dünya savaşlarından, Yeryüzü nüfusunun artışından ve İşçi sınıfının içinde bulunduğu durumdan önce de vardı. Asıl oturma sıkıntısı, Ölümlülerin daima yeniden oturmanın özünü aramasındadır, oysa Ölümlülerin ilkin oturmayı öğrenmeleri gerek. Ya insanın yersiz yurtsuzluğunun nedeni, insanın sıkıntı olarak asıl oturma sıkıntısı olduğunu bile düşünmemiş olmasıysa?
Martin Heidegger
content.lms.sabis.sakarya.edu.tr/Uploads/69558/4...
Ben hiçbir zaman sadece kendi başına kalmış bir beden olarak burada değilim, aksine ben şimdiden mekanda durmayı sürdüren olarak oradayım ve böylece mekanı baştan sona geçerim.
Martin Heidegger
content.lms.sabis.sakarya.edu.tr/Uploads/69558/4...
İnsan ve mekandan söz edildiğinde, insanı bir tarafta, mekanı başka bir tarafta duruyormuş gibi duyarız. Ancak mekan insan için karşıda duran bir şey değildir. Mekan ne dışsal bir nesne ne de içsel bir yaşantıdır.
Martin Heidegger
content.lms.sabis.sakarya.edu.tr/Uploads/69558/4...
Ölümlüler kendi özlerine yani ölüm olarak ölümü ölebilmeye ölümün iyi bir ölüm olması için bu ölebilme adetine eşlik ettiklerinde otururlar. Ölümlülerin ölümün özüne eşlik etmesi, asla boş Hiçlik olarak ölümü hedefledikleri anlamına gelmez; bu eşlik etmenin Ölüm üstüne körleşen bakışlarla oturmayı karanlıklaştırdığı da söylenemez.
Martin Heidegger
content.lms.sabis.sakarya.edu.tr/Uploads/69558/4...