Bu dönemde Türkiye medyasında “eşcinsel”, ne olduğu tam olarak kestirilemeyen hayali bir varlıktır. Hatta bu hayali varlık, hayattan daha da koparma, uzaklaştırma ve toplumun dışına atma gayretiyle özellikle “homoseksüel” olarak adlandırılır. Kerameti kendinden menkul her türlü uzman/akademisyen de, sokaktaki vatan-daş da, emniyet mensubu da, halkı bilgilendire-cek gazeteci de, söz Birliği etmişçesine, “nor-mal” kategorisine sokamadıkları herkesi “homoseksüel” diye adlandırdılar. İster bıyıklı biri, isterse çoktan operasyonunu tamamlanmış bir transeksüel olsun, Türkiye medyası için fark etmiyordu.
Meşhur tek çocuk politikası sonrasında bekar erkek sayısının çok yükseldiği Çin'de eşcinsel birlikteliklerin sayısı artmıştır. Erkeklerin büyük kısmının kadınlarla birlikte olamayacağını düşününce durum daha az şaşırtıcı olur. Cinsiyetlerin oranı eşitlikten o kadar uzaktır ki erkeklerin bir kısmı asla biyolojik izlerini bırakamadan ölecektir.
Feminizm ve LGBT+ bir yönüyle sendikal hareketlere benzerlik gösterirken öbür taraftan doğma ve Türkiye'de revizyonistleşmiştir.
Hiç şüphe götürmeksisin kadın ve lubunya bireyler ezilmiştir ama bundan çıkarılacak sonuç pozitif ayrımcılık ile teraziye daha fazla yük kolayım dengelensin mantığı saçma ve ütopiktir ve Türkiye yerelindeki deneyim
Öyle ağladım öyle bir yüreğim burkuldu ki nasıl anlatılır bilmiyorum. Efsunumun var olma mücadelesi, Melahat ablanın lubunyaları evladı bilmesi, İri'nin sevdası ve dahası... Hepsi yüreğimde kor oldu cayır cayır yandı. Gerçeklikle yoğrulmuş acının kan olup damarınızda akmasına vesile olan bir eser. Okuyalım okutalım ve gökkuşağına bir selam da biz çakalım
Mama LubunyaAlev Biçer · Kanguru Yayınları · 20183 okunma