Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Eda

Eda
@lulelule
"Okumak, okurun gelir düzeyinin yüksek olması demek değil; hayata karşı bir sıkıntı hissetmesidir!"
Sabitlenmiş gönderi
"Dünya varsa, düzeltilsin diye değil! Sizler varsanız, düzeltilesiniz diye değil! Sizler kendiniz olasınız diye varsınız. Bir nağme, bir ses, bir gölge olarak dünyayı zenginleştiresiniz diye varsınız. Sen kendin ol, dünya o zaman zenginleşecek ve güzelleşecektir. Kendin olmaz da yalancı ve ödlek biri olursan, dünya yoksullaşır ve sen de ona düzeltilmesi gerekli gözüyle bakarsın."
Reklam
"Bugün toplum içinde, neredeyse 'kimsenin' ülkelerinin veya toplumlarının gelişimini, fiziksel sağlıkları, mutluluk seviyeleri, güven veya sosyal istikrar ile ölçtüğünü görmüyoruz. Daha doğrusu, ölçümlemeler bize ekonomik soyutlamalar yoluyla sunulmaktadır. Gayrı safi yurt içi hasılamız, tüketici fiyat içeriğimiz, menkul kıymetler borsamız, enflasyon oranlarımız ve daha da fazlası var. Fakat bu bize insanların yaşam kalitesi gibi gerçek değerler ile ilgili bir şey anlatıyor mu? Hayır. Tüm bu ölçümlemeler paranın kendisinden başka hiçbir şeyle ilgili değildir." -Zeitgeist 3
"O zamanları ve o sokağı özlemem, sadece eski halimi özlediğim için değil. Burası annemin ve babamın gençliğinin geçtiği yer, arkadaşlarımın gençliğinin... Sevdiğim her şeyin gençliğinin geçtiği yer. Buraya veda edemediğim için üzgünüm. Burada bir daha böyle toplanamayacağız. Çoktan yitip giden şeylere ve geçip giden zamana geç de olsa veda etmek isterim. Hoşça kal gençliğim. Sımsıcak ve saf bir dönemdi. O yüzden o günleri çok özlüyoruz..." -Reply 1988

Okur Takip Önerileri

Tümünü Gör
Karalamaca
Birilerinin hayatıyla ilgili karar almasını, planlarını, hareketlerini doğrudan ya da dolaylı olarak etkiliyorsanız; o insanın sizi sevmesini ve size saygı duymasını beklemeyin. Seçimleriniz, başkalarının seçimlerine ipotek koyuyorsa, orada bir sıkıntı var demektir. Özgürlükleriniz, başkasının özgürlüğünü kısıtlıyorsa orada daha da büyük bir problem doğması kaçınılmazdır.
Eda
Eda
Karalamaca
Saygı gösterilmesi gerekenler, sadece büyükler değildir. Saygı, yaştan bağımsız bir duygudur. Yaşına bakmadan herkes eleştirilebilmelidir!
Eda
Eda
Reklam
"Kadının gelişimi, bağımsızlığı özgürlüğü kendisinden gelmelidir. İlk olarak kendisini bir seks objesi değil, bir kişilik olarak ortaya koymalıdır. İkincisi, hayatını basit fakat zengin ve derin kılarak; kendi bedeni üzerinde başkalarının iddia ettiği tüm haklara karşı koymalı, istemediği sürece çocuk yapmamalı, tanrının, devletin, kocasının, ailesinin bir kulu olmaya karşı çıkmalıdır. Bu da hayatın tüm karmaşıklığını ve özünü anlamaya çalışarak, yani kendini toplumun fikirlerinden ve yargılarından özgürleştirerek olur."
Emma Goldman
Emma Goldman
"Eğer sorumluluk, sevginin üçüncü unsuru saygıyı içermezse, kolayca kendine bağlamaya ve zorbalığa dönüşebilir. Saygı, korkmak ve çekinmek değildir. Sözcüğün kökenine göre (respicere, bir şeye bakmak) bir insanı, olduğu gibi görebilme yetisini, onu özgün bireyselliği içinde fark edebilmeyi belirtmektedir. Saygı, diğer kişinin olduğu gibi büyüyüp gelişmesine duyulan ilgi anlamına gelir. Böylece saygı, sömürünün yokluğunun kanıtıdır. Ben sevdiğim insanın, bana hizmet etmesi için değil, kendi istediğince, dilediği gibi büyüyüp gelişmesini isterim. Eğer bir başkasını seviyorsam, onu benim yararlanacağım bir nesne olarak değil, o olarak alır, ister erkek olsun, ister kadın, onunla kendimi bir kılarım. Saygının ancak ben bağımsızlaşmayı başarmışsam, eğer birisini sömürüp hükmüm altına almadan koltuk değneksiz ayakta durabiliyor, yürüyebiliyorsam, işte o zaman gerçekleşeceği açıktır. Saygı ancak özgürlüğün temelleri üzerinde varolabilir. 'Sevgi, özgürlüğün çocuğudur.' O, asla zorbalığın çocuğu olamaz.
"Bizler duygulara güvenmeyen bir dünyada yaşıyoruz. Bize sürekli duyguların çocukça, sorumsuz ve tehlikeli olduğu, mantık kadar önemli olmadığı söyleniyor. Onları görmezden gelmeyi öğreniyoruz, onları kontrol ve inkar etmeyi öğreniyoruz. Onların ne olduklarını, nereden geldiklerini ve bizi bizden nasıl daha iyi anladıklarını anlamıyoruz bile. Ama ben biliyorum ki duygular önemli. Bazen küçükler... Tarçınlı çörek kokusu aldığımda büyük annemi özlemem gibi. Bazen ise kocamanlar... Ancak şanslıysan, gerçekten şanslıysan bir duygu gelir ve her şeyi değiştirir." -Sense8
Karalamaca
Kendinizi ait hissettiğiniz yerin şu an bulunduğunuz yer olduğundan emin misiniz? İnsanların iki yüzlülüğü ve bencilliğine hemen her gün şahit olmuyor muyuz? Her an isyan etmiyor muyuz hayata? Bir sonraki durağın mutluluk getireceğini kim garantileyebilir? Kararsızlıklarımızın sebebi, çoğu zaman geleceğin ne getireceğini bilmememiz değil midir? Sonraki yolun sonu koca bir uçurum ya da duvarsa? Ama içimizdeki umut değil midir bizi bir bilinmeze doğru her seferinde sürüklemeyi başaran?..
Eda
Eda
"Eğitim, bir çocuğa özel yeteneklerinin fakına varması için yardım etmektir. Eğitimin zıddı yönlendirmedir. Yönlendirme özel yeteneklerin geliştirilmesine önem vermez. İyi ya da kötünün çocuklar için büyükler tarafından düşünülüp saptanıldığı savı üzerine temellendirilmiştir. Robotlar, yaşamadıkları için insanca gereksinmeler de duymazlar."
Reklam
"İnançlı olmak cesur olmayı, tehlikeye atılabilmeyi, acı ve düş kırıklığına hazır olmayı gerektirir. Emniyet ve güvenliği yaşamının birinci koşulu sayanlar inançlı olamaz. Kendini koruma sistemleri içine hapseden, mal mülk edinmenin emniyet olduğunu sanan kişi kendisini bir tutukluya dönüştürür. Sevilmek veya sevmek, çok önemli bazı değerleri düşünmek ve bu değerler için her şeye son verecek adımı atmak için cesaret gerekir."
"O günlerde çok şey değişti. Ne kadar olağanüstüydü… Değişim… Evet, kesinlikle mistik ve mucizevi. Yanlış insanı öldürecektim. Kendimi öldürmek suretiyle gerçek suçlularla ödeşmek ve onları suçlamak hakikaten delilik. Eğer bir öldürme eylemi olacaksa, bırakın doğru düzgün olsun. Kendimi öldürmem cinayet anlamına gelir… Masum bir bireyin infaz edilmesi… En iyi ihtimalle, bir kenarda duran masum bir insanın öldürülmesi. Öldürülmesi gereken kesinlikle ben değilim; çünkü bir yaşam amacı bulamadım. Birkaç günde gerçekleşen bu değişim o kadar inanılmaz ve olağanüstü ki… Fevkalade! Bu değişimin büyüklüğü henüz tam olarak kavranamadı sanırım. Tam anlamıyla asimile olmam, geçmişteki ümitsiz halimi görmem zaman alacak. Muhtemelen o zaman bile durum şimdiki kadar basit görünecek: hayatımın anlamı yoktu. Para, arabalar, evler ve diğer bütün oyuncaklar sizi nereye kadar idare eder? İnsanın hayatında esaslı bir şeyler olmalı; uyanmak, yıkanmak, giyinmek, yemek, günü değerlendirmek, insanlarla kaynaşmak ve gerekeni yapmak için bir neden. İnsan bir şekilde dünyaya katkıda bulunmalı; aksi halde hayat anlamsız olmaktan da beter… Evet, sanırım müstehcen bir şakadan başka bir şey değil. Öyle ama gülen kim? Evet, kesinlikle, bir emekçi aldığı parayı ve sahip olduğu huzuru hak ediyor ve yaşam sevinci, hizmetle geçen bir hayatın münasip sonucu… İyi yaşanmış bir hayat… Hımmm, evet, evet tabii, sistemde kazara meydana gelen bir aksaklık… Hayat gerçekten harika…”
"Hayat içindeki boşluklar, bekleyişler, durmalar haddizatında boş değildirler. En az hareketler kadar doludurlar. Ne yazık ki herkes acele içinde. Mesela durakta bekleyenler bile durmakta oldukları halde aceleyle duruyorlar. Durmak bile aceleyle yapılabiliyor. Aslında bekleyişler en acele, gelmeyişler en sabırsız. Aslında yürümek, hareket etmek, bir şeyler yapmak, yemek yemek aceleyi, telâşı azaltıyor. Durmak en hızlısı, en yorucusu. Keşke boşlukları istenilen manada boş bırakabilsek. Aslında boşluklar var oluşa imkân tanırlar. Sizinle benim bile ayrı ayrı varoluşumuz aramızdaki boşluktur. Nazım, mimarlık ilmiyle şu oturduğumuz evi yaptığında duvarlar, kirişler, tavanlar yapar. Doğru! Ama asıl yaptığı bunlar değildir, şu içinde oturduğumuz oda, yani boşluktur. Resim yapanlar bilirler, boşluğa hakim olamazsanız boşluğun arasından kendini gösterecek asıl form görünmez. Notalar aralarındaki boşluklar nedeniyle müzikal bir kaliteye ulaşırlar. Yoksa curcuna olurdu duyduğumuz. Kalp atışlarımızın, soluk alış verişimizin sıhhatli olması için aralarında boşluklar olmalıdır. Bizi yaşıyor kılan da ölecek olmamızdır. Hayat ölümle vardır."
Cem Mumcu
Cem Mumcu
"Umut pek güven duyduğum bir sözcük değil, ben inadı tercih ederim. Umudum yok olsa bile inadım var. İnsanın, yine de, her şeye rağmen iyi olabileceğine, bu ülkenin içinde, dövüldükçe içinin çok derinine kaçmış bir iyilik tohumu olduğuna dair bir inatçı imanım var. Benim de, benim gibilerin de bu ülkeye dahil olduğunu söylemek, sonra yeniden söylemek için sağlam tutmaya çalıştığım bir inadım var. Biz varız. Yani biz de varız..."
"Ama, bilmiyorum neden, ben en sonunda gerçeklik duygusunu kaybettim. Hiçbir şey bana tam olarak gerçek görünmüyor."
531 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.