damla

Tıpkı güneş ışığının, -tıpkı fâni insan ömrü denen o ışık gibi- gün doğumunda da gün batımında da hüzünlü olması gibi, ay ışığı da hep hüzünlü değil midir zaten?
Reklam
Çeşmenin suyu akıyordu, nehrin suları akıyordu, gün geceye akıyordu, şehirdeki yaşam ölüme akıyordu; âdet böyleydi, zaman ve devran kimseyi beklemezdi.

Reader Follow Recommendations

See All
Hayalindeki bu güzel şehirde, aşk ve güzellikler, havadar balkonlardan sarkmış onu seyrediyordu; yaşam meyveleri bahçelerde olgunlaşıyor, umut nehrinin suları pırıl pırıl parlıyordu.
Zaman ve mekân konusunda kafam hâlâ karışık ama en azından bunun ayırdında olabilecek kadar toparladım kendimi.
Reklam
… fakat hüzün bazen de kendiliğinden geliyordu.
Buhar gibi bir sis dört bir yana yayılmış, tüm oyukları doldurmuştu; tıpkı huzur arayıp da bulamayan kötü bir ruh misali tepeye doğru mahzun mahzun süzülüyordu.
Çiçek açmanın da, solmanın da bilincindeyiz.
Sevenler, bilebilselerdi, harikulade söyleşirlerdi serinliğinde gecenin. Zira her şey sanki bizi gizler gibi. Bak, ağaçlar var; yaşadığımız evler ayakta hâlâ. Sadece biz geçip gideriz her şeyin yanından hafif bir dokunuş gibi. Ve her şey birlik içinde bizi susmakta.
Belki de bize kalan yamaçta bir ağaçtır.
Reklam
Ey doğa, mevsimlerinden gelen her şey meyvedir bana. Her şey senden gelir, her şey sende var olur, her şey sana döner.
59 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.