aşk, akıl için bir sırrı kadim; maşuk, aşık için bir ismi azim... sekerat girdabındaki bir derviş gibi; aşık, maşukun adını tespih eder de eder. ama ne içinde erir, ne sonuna erer. ne onu geçer ne ondan geçer... halkın gözünde değersiz bir derbeder, akılsız bir meczuptur o halbuki uçsuz bucaksız, dipsiz kenarsız, hadsiz hudutsuz bir alemde mahpustur, mahkumdur, mahçuptur o; kimse bilmez bilemez... aşk, bir kemend-i esaret gibi görünür sana ama aslında o madde-i manaya, cesedi ruha, aklı kalbe, görüneni görünmeyene bağlayan bir mirac-ı hürriyettir... bir yanın zelil olsa da, bir yanın azizdir. bir yandan yaksa da aşk, bir yandan serindir. tıpkı bir afyon-u manevi gibi içine girmekle kalmaz iliklerine siner, sonrası bir mevtanın sekerat hissizliği sanki...artık donsan da yansan da fark yok gibi...
hasılı kelam; aşk ilahtan insana lütfedilmiş bir haldir, bunun üzerine söylenecek her söz; ne idüğü belirsiz bir kil-u kal'dir.
Yasin Pişgin
Hayatınızdaki bazı şeylerin nasıl olacağını ya da neye dönüşeceğini bilemezsiniz; ama sonunda her şey tamamıyla güzel olur.
Bir keresinde, bir kralın hikayesini anlatmıştım. Aslında, çok da akıllı bir kral sayılmazdı; ancak ona lütfedilmiş muhteşem bir danışmanı vardı.
Danışmanı gerçekten çok akıllıydı. Kral o kadar akıllı olmasa da zeki bir
"aşk, akıl için bir sırrı kadim;
maşuk, aşık için bir ismi azim...
sekerat girdabındaki bir derviş gibi;
aşık, maşukun adını tespih eder de eder
ama ne içinde erir ne sonuna erer
ne onu geçer ne ondan geçer...
halkın gözünde değersiz bir derbeder,
akılsız bir meczuptur o
halbuki uçsuz bucaksız,
dipsiz kenarsız,
hadsiz hudutsuz bir
Şiir benim için kapısını aralamaya çalıştığım bir tür. Bu demek değil ki yabancıyım.. sadece bazen birisi hakkında ısrarla tanıman gerektiğine dair o garip, bildik duygu benim için şiire karşı geçerli. Tanımalıyım diyorum, daha iyi tanımalıyım bu türü.
Ben kısmi zamanlı aylak bir okurum ne yazık ki. Kütüphanede gezerken anlık halimin yansıttığı,
Okullarımızda Balkan coğrafyasıyla ve geçmişimizle ilgili ne öğretildi ki zaten! Hep aynı nakarat; Balkanlar Yunan'ın Bulgar'ın; Ortadoğu Arap'ın. Misak-ı Milli sınırları sana lütfedilmiş ihsan-ı şahane! Kır dizini, otur ve sakın başını kaldırıp etrafına bakma! Burnumuzun dibindeki Selanik'in ne kadar bizden olduğunu bilen var mı? "Van mı Selanik mi?" desek, "Bin kere Van..." deriz. Halbuki Van Osmanlı'ya Kanuni döneminde katılmışken, Selanik I. Murat döneminde katılmıştır. Yani neredeyse 200 sene önce.