Şöyle birşey söylemek istiyorum. Dün gece Zonguldak'ta 2 yaşındaki bir kız bebeğe tecavüz edildi Cinsel istismar sonucu hayatını kaybeden Nisanur bebeğin cenazesine ailesinden kimse katılmadı.
Cinsel istismara uğrayan 2 yaşındaki bebek hayatını kaybetti.
Siteler Camii’nde Nisanur bebek için cenaze namazı kılındı. Çaycuma Müftüsü Rıdvan Karataş’ın kıldırdığı cenaze namazına, Çaycuma Kaymakamı Mehmet Göze, İlçe Cumhuriyet Başsavcısı Yavuz Cengiz, İlçe Emniyet Müdürü Uğur Duman, savcılar, hakimler, adliye personeli ile polisler katıldı. 2 yaşında çocuğun ailesi yoktu, kimsesizdi. Olayla ilgili 5 kişi tutuklandı. Yayın yasağı getirildi.
Ben birşey diyemeyecek kadar sıkıldım..
Kitabın sayfalarında gezinirken fedakârlık altında gizlenen bencilliği, taşra ve şehir hayatını, kuşak çatışmasını, ebeveyn çocuk arasındaki ilişkinin karmaşıklığını, yaşlılık ve yalnızlığı, ölüme karşı anıların gücünü ve en önemlisi kaybetmeyi göreceksiniz.
İza kaybettiği şeylerin değerini çok geç anladı belki de kayıplarını kaybettikten sonra fark etti. Çoğumuzun yaptığı gibi, o da hep bir şeylerin peşinden koştu. Hep yapacak çok işi vardı. Her zaman ulaşacağı daha iyi bir konum vardı. Ama zaman durmaz, biz daha iyisi için koşarken yanımızda her saniye kaybettiğimiz birileri vardır. Ve bunu fark ettiğimizde çok geç olabilir. Artık sesimizi duyan bize cevap verecek birileri yoktur. Çünkü ölüler konuşmaz. Bu ölü, bir gün biz de olabiliriz. Evet, bir gün kendimize geç kalabiliriz. İşte kendinize ve sevdiklerinize geç kalmadan önce hayat kadar gerçek ölüm kadar içimizden bu kitabı okumalısınız.
Eğer bu yazıyı buraya kadar gelip okuduysanız lütfen bir saniye durun ve düşünün. İhmal ettiğiniz, koşarken geride bıraktığınız sevdikleriniz var mı? Ve eğer hala hayatta olan yaşlı tanıdıklarınız varsa onları mutlu edin. Yaşlı bir kalp için hayat sandığımızdan daha zor olabilir. Ama o yaşlı kalbi mutlu etmek hiç zor değil. Onlara, iyi ki sizinle birlikte olduklarını ve onları sevdiğinizi söyleyin, bu onlara umut olacaktır.
Iza'nın ŞarkısıMagda Szabo · Yapı Kredi Yayınları · 20203,473 okunma
“Bir şeyi açıklığa kavuşturalım. Seninle olmak için yanıp tutuşan fahişelerle beni karıştırma lütfen. Bir de ben
senin bebeğin değilim, Tamam mı?” Tanrım bana bu şekilde hitap edilmesinden nefret ediyordum.
"Bekara karı boşamak kolaydır" demiş büyüklerimiz...
Tek geçerli reçete vardır : Sevgi
İnsanı hayvandan üstün tutan da, hayvanı insandan üstün tutan da kusurludur.
Seviyorsak hepsini severiz, hepsinin güvenliğini önceliklendiririz. Geri kalan bütün tercihler suistimaldir, -mış gibi yapmaktır.
Şehir yaşantısına uyum sağlayamayan insanları kurallar konusunda ikna etmek zordur.
Sokakta yürümeyen bir insanın (Arabasına binip işine giden, market alışverişini siparişle, çocukları servisle gidip gelen) sabahın erken saatinde okula gitmek için sokağa düşen çocuğu, işine yuruyerek ya da toplu taşıma ile giden insanı anlaması imkansızdır. Zanneder ki: "Hayat herkes için aynı."
Değil efenim, değil hayat herkese aynı değil. İstatistiklere bakın lütfen. Ülkemizde kaç çocuk, kaç yaşlı, kaç yetişkin sokak hayvanları tarafından saldırıya maruz kalmış. Kaç çocuk, hayatı boyunca hayvanlardan korkarak yaşamak zorunda artık.
Empati yapma yeteneği yoktur bazı insanlarda ama lütfen yapmaya çalışın.
Sevgi tek cinse yönelik olmaz. Ve konu sevgi ise iknaya ihtiyaç yoktur, hissedilir...
Yöntem tartışılabilir ama halimiz içler acısı!
HİZMETÇİNİN SIRRI
FREIDA McFADDEN
334 SAYFA
Bu mükemmel evin tek bir kuralı vardı:
Sakın kapalı kapıların ardına bakma...
Millie'nin macerasına kaldığımız yerden devam ettik sevgili Ayşegül ile Canım benim seninle okumak büyük keyifti, çok teşekkür ederim. Her iki kitabın sonunda da aynı düşünceler ve hislerde olmak çok değerliydi. Daha nicelerine birlikte diyelim.
Yeni macerasında bir üniversite öğrencisi olarak çıktı karşımıza Millie. Sosyal Hizmetler uzmanı olmak için okumaya karar veren genç kadın, şiddet mağduru kadınlara bu şekilde el uzatmayı planlanmıştır. Elbette masraflarını karşılamak adına çalışmak zorundadır bir yandan da.
Bildiği tek iş olan hizmetçiliğe devam ederken, olaylı ayrıldığı son iş yerinin ardından büyük bir şirketin CEO'su olan Douglas Garrick iş görüşmesine çağırır Millie'yi ve hemen işe kabul edilir. Harika bir çatı katında yaşayan Garrick çifti için temizlik ve yemek yapacaktır. Uyması gereken tek kural ise evin hanımı Wendy'nin odasına girmemek ve onunla asla konuşmamaktır. Bu gizemli kural başta garip gelsede para kazanmak zorundadır ve kabul eder. Ta ki bir gün Wendy'nin odasından gelen ağlama sesini duyana kadar...
Olaylar bu şekilde başlayıp son hız devam etti Millie ve bizim için. İlk kitaba göre daha heyecanlı bir maceraydı bizce ve bu kitabı daha çok sevdik. Akıcı, kolay okunan dili ile yoğun okumalarınız arasında bir mola olabilir bu seri.
LÜTFEN KİTAP OKUYALIM!!!
Ben sana hep üşüyordum,
Çünkü kıştım.
Nakıştım, bakıştım.
İnkâr etmiyorum da bunu
Seni sevmek gibi büyük işlere kalkıştım.
Ve lütfen inkâr etme,
Sana en çok ben yakıştım...