ANTONİUS
Sök, çıkar şunu. Aias’ın yedi kat kalkanı bile
Bastıramaz artık yüreğimin atışını.
Yarıl ikiye göğsüm! Ey yüreğim, bir kez olsun,
Daha güçlü ol kabından; kır çürük kafesini!
Çabuk ol Eros, çabuk! Askerlik bitti artık.
Git üstümden, yaralı bereli demir kuşam.
Şerefle taşıdığım da oldu seni.
ANTONIUS
Kuzum Octavia, hangimize güvenin varsa
Sevgin ondan yana götürsün seni.
Şerefim yok oldu mu ben de yokum demektir.
Kolsuz kanatsız kalıp senin olmaktansa
Senin olmamak daha iyi benim için.
CAESAR
Bunu kestirmeliydim önceden.
En eski çağlardan beri denenmiş bir şey bu:
Başa geçen geçtiği güne kadar istenir.
Varlığında sevilmeyi hak edip de hor görülen
Yokluğunda başlar sevilmeye.
Halk yığınları sulara kapılmış otlar gibi.
Akıntının keyfine uyup bir gider, bir gelirler,
Ve dağılırlar devinim içinde.
ANTONIUS
Beni yalnız bırak.
Bir yanan ışık söndü gitti,
Bense istiyor, özlüyordum bunu.
Hor görüp başından attığını
Yok olunca yeniden bulmak istiyor insan.
Bugün en çok sevdiğimiz şey dönüp dolaşıp
En az sevdiğimiz şey oluyor yarın.
Fulvia ölünce bilmeye başladım kadrini:
Onu iten ellerim okşamak istiyor onu şimdi.
Ah, kavgacı kraliçem benim;
Ama ne yapsan yaraşıyor sana:
Azarlamak da, gülmek de, ağlamak da.
Her duygu, her tutku bir başka güzellik,
Bir başka büyü kazanıyor sende.
Bırak, Roma gömülsün Tiber’in sularına;
Çöksün kubbesi koca imparatorluğun.
Benim göklerim burada. Bütün devletler çamur,
İnsanı da hayvanı da besliyor bu çirkef dünya.
Yaşamanın en soylu yanı nedir? İşte bu.
Hele bunu yaşayan bizim gibi iki insan
Bizim kadar uyuşan bir çift olunca.
Dünyada bir eşi var mı böyle bir çiftin?
Var diyen çıksın, ortaya,
Cezasını göze alarak.