Bedrettin Şimşek - Bir Tanrıtanımaz'la Din Adamı'nın Tartışması
Bedrettin Şimşek - Sahte Peygamberin Vaaz Kitabı
Frédéric Paulhan - Ahlakın Ahlaksızlığı
Fevzi Demir - Bulaşıcı Salaklık
Eyüp Erdoğan - İnanç Uykusu
Giorgio Agamben - Kutsal İnsan
Erskine Caldwell - Din Ticareti
Jean Dubuffet - Boğucu Kültür
Erhan Şermet - Otoriteyi
Hukukun egemen olduğu toplumlarda iktidar tutkusuna kapılmış bir siyasetçi, istese de, her türlü aracı kullanamaz. Araçların kullanımı, siyaset aktörlerinin insaflarına ve ahlâkî yetkinliklerine bırakılmamıştır. Siyasetçiler, ne siyasi amaçları adına birilerini çeşitli düzeylerde hak ve hürriyetlerinden yoksun bırakmanın politikasını veya kirli propagandasını yapma imkânı bulurlar ne de dini iktidar olmanın ve iktidarı elde tutmanın bir aracı olarak kullanma imkânına sahip olurlar. Dinin bu politik kullanımı bir süregenliğe dönüşürse, siyasetin tekel olarak sunduğu dindarlık tipolojisi, "dini olduğu için ahlaka ihtiyacı yokmuş gibi davranan" bir kitleye dönüşür.
İnsan haklarının birincil özelliği onun bireysel olduğudur. İnsan haklarının ikinci özelliği ise, insanın özgürlük haklarıdır. Bu bağlam içerisinde şunu ifade etmek gerekir. Bir yerde herhangi bir haktan bahsediliyorsa muhakkak ilk dile getirilen şey, onun özgürlükle olan ilişkisidir. Zira hak, talep etme düşüncesini beraberinde getirir, talep etmek özgür olmayı gerektirir. En yalın anlamıyla özgürlük, kişinin hayatını kendi tercihlerine göre kurma çabasının başkalarınca keyfi olarak engellenmemesi ve kişinin eylem olanaklarının kısıtlanmaması anlamına gelir.
Avrupa İnsan Hakları Mahkemesine göre bağımsızlık, mahkemenin davanın taraflarının ve yürütme organının etkisi altında kalmadan yargılama faaliyetini yürütmesi ve karar vermesidir.
Çocukların ruh ve zihinlerini tekdüzeleştirip aynılaştırır ve disiplin altına alır. Asileri ayıklar ve çocukları kapitalist pazarın,dayanışmayı dışlayan hiçbir bireysel farklılığı ve özelliği dikkate almayan rekabetine alıştırır.